Bir adam öldü ve onların tek önemsedikleri park kuralları. | Open Subtitles | مات رجل وكلّ ما يهتمون له هو قوانين ركن السيارات. |
Öğrencileri önemsedikleri falan yalan. | Open Subtitles | فجميعهم يقولون أنهم يهتمون لأمورنا و لكنهم لا يفعلون |
Bana öyle geliyor ki tek önemsedikleri birbirimizi öldürmemiz. Hepsi öyle değil. | Open Subtitles | يبدو أن كل ما يهتمون به هو كل بعضهم البعض |
Tek önemsedikleri balık, nehir ve oynadığımız şu oyun. | Open Subtitles | كل ما يهتمون به هو السمك, النهر و الالعاب الذي نلعبها |
Sadece sizlerin önemsedikleri değil, görünen o ki. | Open Subtitles | من الواضح انكم لستم الوحيدون الذين يهتمون بالامر |
önemsedikleri herkesi aradıklarını söylediler. | Open Subtitles | قالوا انهم يريدون الجميع أنهم يهتمون إلى معرفته. |
Tek önemsedikleri Christine'in "yakınlığı" olan bir avuç beyinsiz asalak. | Open Subtitles | فقط حفنه من الطائشين يهتمون فقط بجماعتها |
Peki ya daha çok önemsedikleri biri olsaydı, baskıyı uygulayan? | Open Subtitles | ولكن ماذا لو كان شخص يهتمون لأمره أكثر هو من يضغط عليهم؟ |
Ama tek önemsedikleri silah fabrikaları. | Open Subtitles | لكنهم يهتمون فقط بمعامل السلاح. |
Tüm önemsedikleri bu, gerisine takmazlar. | Open Subtitles | ذلك كلّ ما يهتمون له، لذا سينسون الأمر. |
3 yıl önce, Meu Rio adında bir organizasyonun kuruluşunda yer aldım. Rio şehrinde yaşayan insanların önemsedikleri sebepleri ve yerleri organize etmelerini ve ve o sebep ve yerleri hergün etkilemelerini kolaylaştırdık. | TED | منذ 3 سنوات، قمت بإنشاء منظمة اسمها "ميو ريو" وجعلنا من السهل للناس في مدينة "ريو" تنظيم القضايا والأماكن التي يهتمون به في مدينتهم، وأن يكون لهم تأثير علي هذه القضايا والأماكن كل يوم. |
Tek önemsedikleri, itibarları. | Open Subtitles | يهتمون فقط بسمعتهم |
- Ama sen varsın ha? Evet. önemsedikleri şeyler ben, Don ve Ted. | Open Subtitles | -نعم، كل ما يهتمون به هو أنا و (دون و(تيد ). |
Seni önemsedikleri için olduğunu biliyorsun. | Open Subtitles | هذا للأنهم يهتمون بكِ |