Bu çocuklar masum gibi görünebilirler, ama Öyle değiller. | Open Subtitles | اولائك الاطفال قد يبدوا ابرياء ولكنهم ليسوا كذلك |
Ama Öyle değiller. Tanışırsınız, size bir şeyler satmaya çalışırlar. | Open Subtitles | بينما هم ليسوا كذلك, لقد قابلتيهم للتو, و هم يحاولون أن يبيعونك بضاعتهم |
O ikisi zararsız gibi gözükebilirler ama Öyle değiller. | Open Subtitles | أولئك الأثنان قد يبدون غير مؤذيين لكنهم ليسوا كذلك. |
Öyle değiller biliyorum ama bu klasik "erkek adam ağlamaz" saçmalığı gibi değildi. | Open Subtitles | لا، هم ليسو كذلك لكن هذا لم يكن يتعلق برجل طببعي قوي ولا يبكي |
Ama Öyle değiller, değil mi? | Open Subtitles | لكنهم ليسو كذلك اليس كذلك ؟ |
Ama işin aslı Öyle değiller! | Open Subtitles | لأن الحقيقه هي أنهم ليسو كذلك |
Ama değil. Öyle değiller. Oğlum öyle değil, bu ne cesaret?" | TED | في الحقيقة , إنهم ليسوا كذلك . يقول الوالد: إبني ليس كذلك . |
Öyle değiller. Hayır demeye mecburum. | Open Subtitles | ليسوا كذلك لذا أنا مجبر على الرفض |
Öyle değiller. Hayır demeye mecburum. | Open Subtitles | ليسوا كذلك لذا أنا مجبر على الرفض |
Öyle değiller. | Open Subtitles | أهو بسبب الآداة؟ إنهم ليسوا كذلك |
- Oh, hayır, Öyle değiller. | Open Subtitles | لا . ليسوا كذلك - |
Avantajlarının elinden alınmasını istemiyorum. Evet, elbette, Collins'ler Öyle değiller. | Open Subtitles | أجل, (آل كولينز) ليسوا كذلك. |
- Hayır, değil! Öyle değiller. | Open Subtitles | ...ليسوا كذلك! |
Onlar Öyle değiller. | Open Subtitles | هم ليسو كذلك |