| Hırs aydınlatır, evrimsel ruhun özünü yakalar ve yolunu kısaltır. | Open Subtitles | ، الطمع يوضّح ، يخترق ، ويأسر جوهر روح التطوّر |
| Fransızca bilmiyorum ama imbécile kelimesinin özünü anladım. Peki siz ne düşünüyorsun? | Open Subtitles | أنا لا أتكلم الفرنسية ، ولكن أدرك جوهر أبله ، ماذا عنك؟ |
| Hayatının özünü zaten aldım, ama kanı hâlâ işe yarayacaktır. | Open Subtitles | فأنا لديّ جوهر حياته بالفعل، ولكن دماءه لا تزال مفيدة |
| Sana özünü verdikten sonra ona ne istiyorsan yapabilirsin. | Open Subtitles | اسمع, عندما يعيد نعمتك إليك بإمكانك فعل ما تريد به |
| Dışarıdaki Kaptan Seksi başka bir meleğin gırtlağını kesip onun özünü aldı. | Open Subtitles | اذا الكابتن المثير الذى فى الخارج يقطع كليا عنق ملاك آخر بجانب نعمته فى الوقت الحالى |
| Ve bir şekilde, şehrin özünü oluştururlar. | TED | وكما تعلمون، بطريقة ما، يصنعون جوهر المدينة. |
| Tüm işin ve ortamın tüm varsayımlarının özünü kemiren de budur. | TED | وهذا نوعاً ما يعد جوهر المهنه. وجميع الافتراضات لهذا المجال. |
| The Grove'dan David Sibbet, ve Autodesk'den Kevin Richards sunucunun fikirlerinin özünü yakalamak için çabalayan 650 çizim hazırladılar. | TED | ديفيد سيبت من القروف وكيفن ريتشارد من أوتو ديسك قدموا 650 رسماً من المجهد فهمهم تعرض جوهر أفكار كل مقدم |
| Hırs gözünüzü açar, hedefinizi belirler, ve evrim sürecinin özünü tam anlamıyla yakalar. | Open Subtitles | ، الطمع يوضّح ، يخترق ، ويأسر جوهر روح التطوّر |
| Mahkemeye raporun özünü açıklar mısınız? | Open Subtitles | هل تستطيع أن تبين لهيئة المحكمة ماذا كان فى جوهر هذا التقرير؟ |
| - Çünkü kocamı elimden alıyorsun... hayatımı, varlığımın özünü, seni gerizekalı! | Open Subtitles | -لأنك تأخذين زوجى و حياتى و جوهر وجودى أيتها الحمقاء الغبية |
| Böyle giysiler bir erkeğin yaratıcı özünü öldürür! | Open Subtitles | مثل هذه الملابس تقتل جوهر الرجل الإبداعية |
| Bunu yapmaktaki tek amacım, Özgürlük Gününün özünü göstermekti! | Open Subtitles | للتعبير عما يدور في نفسي عن طريق عمل شيء يُعَدُ جوهر عيد الحرية |
| Bütün sabahtır bu güzel yerin özünü yakalamaya çalışıyorum. | Open Subtitles | ..أنا أحاول منذ الصباح أن أأسر جوهر هذا المكان الجميل.. |
| Peki git ve bu filmi izle verdiği mesajı al ve söylemeye çalıştığımı şeyin özünü anlayacaksın. | Open Subtitles | حسناً .. اذهبِ لـ رؤية ذلك الفيلم و استوعبي رسالته وسوف تجدين جوهر ما أتحدث عنه |
| özünü geri alman konuşunda onunla konuşabilirim. | Open Subtitles | استطيع ان اتحدث اليه في استعادة نعمتك |
| Sana özünü verdiğim gibi öleceğim. | Open Subtitles | في اللحظة التي أسلمك بها نعمتك سوف أموت |
| Bir meleği kesip onun özünü almayacağım. | Open Subtitles | أنا لا أنحر عنق ملاك آخر و أسرق نعمته |
| Kalp artık kana hayatın özünü zikreden gizemli bir organ değildi. | Open Subtitles | لم يعد القلب عضواً غامضاً يغمر الدم بجوهر الحياة |
| - Evet, sanırım işin özünü anladım. | Open Subtitles | أجل ، أظن أنني فهمت الأساسيات |
| Bizi buraya ilk getirdiklerinde, içimizde ne varsa özünü çıkardılar ve bilgiyi sakladılar, ve bir boya gibi karıştırdılar... ve bize seçtikleri yeni hatıralar verdiler. | Open Subtitles | هم أول من جلبوننا هنا اخذوا ما كان فينا وخزنوا المعلومات، غيروا مثل الطّلاء |
| Harding, neden saçmalamayı kesip de işin özünü söylemiyorsun? | Open Subtitles | هاردنج,لماذا لا تدعك من الهراء وتدخل في الموضوع |
| Bu sorular ve bu seçimler benliğinizin özünü çökertmeye başlar. | Open Subtitles | هذه الأسئله, هذا الخيار تبيّن جوهرك الأصلي. |