Bu denklemde eksik kalan temel ögelerden birinin öz güven olduğuna inanıyorum. | TED | وأنا على يقين أن الثقة هي إحدى الأشياء الرئيسية المفقودة من المعادلة |
Kulağa çok basit gelebilir ama öz güven önemini azımsadığımız bir şey. | TED | قد يبدو الأمر بسيطاً إلا أن الثقة هي الشئ الذي نقلل من أهميته |
öz güven, takip eden her şeyden önce olan gerekli kıvılcımdır. | TED | الثقة هي الشرارة اللازمة قبل كل ما يليها |
öz güven, kaybettiğimizde dahi devam etmemize yardımcı olur. | TED | تساعدنا الثقة على الإستمرار حتى عندما نفشل |
öz güven, ilham almak ile gerçekten başlamak ya da yapılana kadar denemek ile yapmak arasındaki farktır. | TED | فالثقة هي الفرق بين أن تكون ملهماً وبين الشروع في العمل فعلياً والفرق بين المحاولة والعمل حتى تنجزه |
Önümüze çıkabilecekler karşısında çamura batmak yerine öz güven bizi emin bir şekilde yapmaya davet eder. | TED | فعوضاً عن أن الغرق فيما يمكن أن يعيق طريقنا فإن الثقة تدعونا الى الأداء بكل يقين |
Sizi geçmişte olduğunuz gibi hatırlıyorlar ve bu insanların, işe geri dönmek istediğinizi duyduklarındaki heyecan gerçekten öz güven arttırıcı. | TED | هم فقط يتذكرونك كما كنت، و إنها دفعة كبيرة من الثقة أن تعود للتواصل مع هؤلاء الناس و سماع حماسهم عن رغبتك في العودة إلى العمل. |
öz güven eksikliği bizi dipten aşağıya doğru çeker ve yukarıdan alta doğru iter ve yapamaz, yapmayacak ve imkansız telaşları arasında ezer. | TED | فإنعدام الثقة يجذبنا نحو الحضيض الى الأسفل ويزيد ثقلنا من الأعلي كما يقوم بطحننا بين وابل من العجز وعدم القدرة والإستحالة |
Kimimiz için, öz güven devrimci bir seçenektir ve sırf öz güven motorumuz olmadığı için en iyi fikirlerimizin gerçekleşmediğini en parlak hayallerimizin ulaşılamaz olduğunu görmek en büyük utancımız olabilir. | TED | وللبعض منا تٌمثل الثقة خيار ثوري وسيكون من المُخزي جداً أن نرى أن أفضل أفكارنا لم تتحقق وألمع أحلامنا لم ترى النور وكل ذلك لأننا نفتقر الى محرك الثقة |
Aman Tanrım. Bu öz güven de nereden geliyor? | Open Subtitles | من أين أتيت بكل هذه الثقة النفسيّة ؟ |
Keşke o öz güven olsaydı. | Open Subtitles | كُنت آمل لو أنني أحظى بتلك الثقة |
İşte bu yüzden, sınıfımın, öğrencilerimin öz güven kası inşa edebilecekleri; her yeni günü kendi hayallerinin imgesi uyarınca dünyayı yeniden dizayn edebilmeleri için gereken öz güven ile karşılamayı öğrenebilecekleri bir yer olması, son derece önemliydi. | TED | لذا كان من المهم جداً أن يكون فصلي الدراسي هو المكان الذي يمكن لطلابي من خلاله بناء عضلات الثقة المكان الذي يُمكنهم من مواجهة كل يوم وهم يتحلون بالثقة التي يحتاجونها ليتمكنوا من إعادة تصميم العالم على شاكلة أحلامهم |
Nasıl dövüşüleceğini öğrettim ve ona öz güven verdim. | Open Subtitles | علمته كيف يقاتل أعطيته الثقة |
- öz güven eksikliğin mi var? | Open Subtitles | لديكِ نقص في الثقة بالنفس ؟ |
öz güven! | Open Subtitles | rlm; الثقة! |
Herkes öz güven eksikliği çekmemekte. | TED | فالثقة ليست معدومة عند الجميع |