Ama Almanlar kimliklerini, etnik özerklik yok etti. | Open Subtitles | لكن نحن الألمان, دمرنا هويتهم الحكم الذاتي العرقي |
-Onunla birlikte çalıştığımızı düşünmeyi tercih ederim, özerklik, kişisel saygının çok önemli bir unsurudur ve ben kendiminkini inşa etmenin daima bilincinde olmuşumdur. | Open Subtitles | أَحْبُّ تَفكير أنا أَعْملُ مَعها. الحكم الذاتي مهمُ للإحترامِ الشخصيِ... ... وأنارَبّيتُلغمَدائماً. |
Geçici olarak yerel özerklik, Kenneth. | Open Subtitles | الحكم الذاتي المحلي المؤقت كينيث |
Sivil Muhafızlara özerklik kazandırmak için... | Open Subtitles | استعادة حكم ذاتي معين للحرس المدني |
Hindistan, özerklik istiyor. | Open Subtitles | الهند تريد حكم ذاتي |
Hindistan özerklik talep ediyor! | Open Subtitles | الهند تطالب بحكم ذاتي |
Bu yüzden işbirliği kolay değildir ve özerklik sağlamak da muğlak değildir denilemez. | TED | وبذلك، فالمواءمة ليست سهلة، وتوفير الاستقلالية ليست واضحة أيضًا. |
özerklik için söylenecek çok şey var. | Open Subtitles | هناك شيء يجب ان يكون ذاتي |
Karar mekanizmasının dağılmasında, insanların işini yapış şekline özerklik tanıma isteği var. | TED | استنادًا لقرار تبني نظام العمالة الموزعة، توجد رغبة في منح الناس الاستقلالية في كيفية أداء عملهم. |
Ve bana göre, yeni iş işletim sistemimiz üç öğe etrafında dönüyor: özerklik, ustalık ve amaç. | TED | وكما أراه فنظام التشغيل هذا في العمل يدور حول ثلاثة عناصر: الاستقلالية والبراعة ووجود غاية. |