Diğerlerine göre o hala toplumun yürüyen, konuşan, üretken bir üyesi. | Open Subtitles | فهو لا يزال فردٌ منتج في المجتمع يستطيع المشي و الكلام |
Bunlar, onun da toplumun üretken bir üyesi olduğunu gösteriyor. | Open Subtitles | هذا يظهر انه اصبح عضو منتج في المجتمع |
Bu kimse için üretken bir sohbet olmayacak. Hadi. | Open Subtitles | وهذه لن تكون محادثة مثمرة لأي شخص، هيّا بنا. |
- Pekala, görüyorum ki çok üretken bir gün geçirmişsin. | Open Subtitles | حسنا، أرى كان لديك يوم مثمرة للغاية. |
Hatalarını düşünür, ve hapisten kardeşi gibi daha üretken bir vatandaş olarak çıkar. | Open Subtitles | يفكِّر في أخطائه ثم يخرج مواطن أكثر إنتاجية مثل أخيه |
Tarafsız bir konumda buluşmamızın daha üretken bir konuşma yaratacağını düşündüm. | Open Subtitles | خطر لي أن أرض محايدة تقدم حوار أكثر إنتاجية |
Ve grubun çok üretken bir üyesi oldun. | Open Subtitles | وأصبحت عضو منتج في المجموعة |
Onların varlığında daha üretken bir akşam geçiriyorum. | Open Subtitles | كانت لدى ليلة مثمرة في حضورهم |
üretken bir geceydi. | Open Subtitles | كانت أمسية مثمرة |
Yani ne zaman tasarım hakkında düşünsem, aynı zamanda bu grafikteki çizgileri daha üretken bir hale getirmek için üzerlerinde tekrar çalışıyor ve onları tekrar düzenlemeyi deniyorum. | TED | حتى عندما أفكر أيضا حول التصميم، افكر حول محاولة لإعادة صياغة واعادة العلاقات خطوط هذا الرسم البياني بطريقة أكثر إنتاجية. |
Bayağı üretken bir gece geçirmişsin. | Open Subtitles | يبدو وكأنه كان لديك ليلة إنتاجية |
Daha üretken bir şeyler yapabilirsin belki. | Open Subtitles | ربما عليك القيام به شيء أكثر إنتاجية. |
Ve son olarak, belki en önemlisi kadınlara... ...bu lekelenmişliğin önüne geçmeleri... ...için güç vermek ve HIV'li de olsalar... ...onlara olumlu ve üretken bir yaşam sunmaktır. | TED | و الثالث، و ربما الأهم هو إيجاد طرقاً لتشجيع و تمكين النساء، أن نمكنهن من محاربة الخزي و أن يعشن بإيجابية و إنتاجية برغم إصابتهن بالHIV. |