Osmanlıların askeri üstünlüğü, barutu muhtelif yerlerde ve gelişmiş bir şekilde kullanabilmesinden geliyordu. | Open Subtitles | كان سر التفوق النوعى للعثمانيين يأتى من أستخدامهم المتنوع والمعقد لإمكانيات مسحوق البارود |
Yeni kabine, sert bir beyaz üstünlüğü politikası sözü verdi. | Open Subtitles | وتعهدت الحكومة الجديدة لسياسة التفوق الأبيض من لا هوادة فيها.. |
Geceleri, görüşün yararı azken, köpekbalıklarının üstünlüğü vardır. | Open Subtitles | خلال الليل , وعندما تكون الرؤية منعدمة يكون لدي أسماك القرش ميزة متقدمة |
Sonucunda, Müttefiklerin ağır silah konusundaki üstünlüğü dengeyi sağlamıştı. | Open Subtitles | فى النهايه كان تفوق الحلفاء فى الأسلحه الثقيله هو ما حسم المعركه |
Nasıl olur da dünyayı olduğu gibi görmemek bize hayatta kalma üstünlüğü sağlar? | TED | كيف يمكن عندما لا نرى العالم بدقة أن تكون لنا أفضلية في البقاء؟ |
Nogitsunenin bu noktaya kadar üstünlüğü, avantajı vardı. | Open Subtitles | إن الـ"نوجتسوني" لديه الأفضلية حتى هذه النقطة. |
Seni duysa bile zaman üstünlüğü senin lehine. | Open Subtitles | حتى وإن سمعك, فستكونين قد إبتعدتِ بخروجه |
Bundan emin değiliz. Görüyorsunuz ki, onun rakibi üzerine belirgin bir üstünlüğü var. | Open Subtitles | لا يمكنُ أن نكونَ على يقينٍ مِن ذلك سترين بأن لديهِ مِيزة يتفوق بِها على منافسِه |
Savaşta deniz üstünlüğü, savaşın neticesi için hayati önem taşıyor. | Open Subtitles | معركة التفوق البحري، ستكون حاسمة لمن ينتصر في الحرب |
Ancak Afrika'da, hava üstünlüğü belirleyici etmendi. | Open Subtitles | ...فى أفـريـقـيـا كان التفوق فى القوات الجويه... هـو عـنـصر الحـسـم الرئيـسـى |
Khruschev U2 uçuşlarının "Füze üstünlüğü bizde" söyleminin bir blöf olduğunu açığa çıkarmış olmasından korkuyordu. | Open Subtitles | خشي خروشوف من "أن تكون رحلات ال "يو - 2 قد كشفت أن مزاعمة بشأن التفوق الصاروخي كانت خدعة |
Kahretsin! üstünlüğü tek başıma sağlayamam. | Open Subtitles | اللعنة لا استطيع تحقيق التفوق بنفسي |
Görünüşe bakılırsa, bovling tavsiyelerinin yanında başka bir üstünlüğü varmış: | Open Subtitles | تبين أن نصائحه حول البولينغ جائت مع ميزة إضافية |
Gerçekten rekabet üstünlüğü sağlar mı? | TED | وهل يمكن أن يكون ميزة تنافسية حقيقية؟ |
Gerçi Wessex'in Welsh ile sınır paylaşmamak gibi bir üstünlüğü var. | Open Subtitles | على الرغم من "ويسكس" لديها .. ميزة عدم مشاركة حدود مع الويلزيين |
Yine de, İngiltere'nin üstünlüğü tartışılmaz. | Open Subtitles | على أية حال، ليس هناك جدال في تفوق الإنجليز |
"ABD'nin üstünlüğü ve ayakta kalması için çok önemli olan dünya çapındaki hem askerî hem de endüstriyel bilgilerin toplanması ve incelenmesi." | Open Subtitles | استرجاع ودراسة الاستخبارات العسكريه والصناعيه من خلال العالم انه أمر حاسم لبقاء تفوق الولايات المتحده |
Ama gurur kişide akıl üstünlüğü varsa gururunu iyiye kullanabilir. | Open Subtitles | ........ لكن الكبرياء طالما هناك تفوق عقلى فالكبرياء سيكون موجوداْ كقانون للحياة |
İnsanın hayvana bir üstünlüğü yok efendim, ...çünkü hepsi boş. | Open Subtitles | ليس هناك اي أفضلية للبشر عن الحيوانات سيدتي المتكبرين وغيرهم |
Bu gazete böyle rekabet üstünlüğü sağlıyor. | Open Subtitles | بهذه الطريقة هذه الصحيفة لديها أفضلية تنافسية |
Crassus üstünlüğü ele geçirdi. | Open Subtitles | إن الأفضلية لـ " كراسوس " الآن |
Seni duysa bile zaman üstünlüğü senin lehine. | Open Subtitles | فستكونين قد إبتعدتِ بخروجه |
Hafta sonları hoşnutsuz gençleri beyaz üstünlüğü davasına katılmaya ikna etmek için kırmızı başlık takardı. | Open Subtitles | في العطل يُحب أن يضع غطاء أحمر على رأسه و يقنع المراهين الساخطين بالإنظمام إلى قضيته لكي يتفوق ذوي البشرة البيضاء |
Topladığınız bilgi, termonükleer santral hakkında bize Sovyetler Birliğine karşı el üstünlüğü sağlayabilir. | Open Subtitles | الإستخبارات التي ستجمعونها يمكنها أن تعطينا اليد العليا في مواجهة حاسمة مع القوّة النوويّة للإتحاد السوفياتي |