Hatırladığım kadarıyla ev sahipleri ve ben bu üzümlerden reçel yaptık. | Open Subtitles | على ما أتذكر المالكون وانا عملنا جيلى من هذا العنب |
Son olarak da, sevdiğim üzümlerden alıyorsun. | Open Subtitles | وأخيراً وليس آخراً أنت تشتري العنب الذي أحبه، |
Sanırım şu ekşi üzümlerden oluyor. | Open Subtitles | فقط العنب الحامض ، على ما اعتقد |
üzümlerden içmeliyiz kumlardan değil. | Open Subtitles | علينا أن نشرب من العنب لا من الحبوب |
Onu kendi bağımızdaki üzümlerden yaptık. | Open Subtitles | صنعناه من العنب الموجود في حديقتنا |
Bu bir Amarone kara üzüm olana kadar sarmaşıkta bekleyen aşırı olgunlaşmış üzümlerden yapılıyor. | Open Subtitles | ,هذا عمرون مصنوعة من العنب الذي ترك ليصبح ناضجا جدا ...على الكرمه حتى |
Dimyat. Karadeniz kıyılarında yetişen üzümlerden yapılır. | Open Subtitles | شراب "دميات" مصنوع من العنب الذي نضج على ساحل البحر الأسود |
Bol C vitaminli üzümlerden var mı? | Open Subtitles | هل لديكم بعض العنب ؟ |
Burada üzümlerden bahsetmiyoruz burada saf sakarozdan bahsediyoruz | Open Subtitles | (نحن لا نتحدث عن العنب (فرانيس نحن نتحدث عن سوكروز خالص |
Akşam yemek için üzümlerden biraz alabilir miyim? | Open Subtitles | هل تمانع يا (جاك) لو أخذت بعضاً من العنب من أجل العشاء؟ |
Diğer üzümlerden çok yaşadı. | Open Subtitles | لقد عاش وصمد أمام العنب الآخر |
Şuradaki üzümlerden benim için biraz yürüt ben de sana öğreteyim. | Open Subtitles | - أحضري لي بعض العنب من هناك |