Sadece önceden olduğum gibi üzüntülü genç kız olmamaya çalışıyorum. | Open Subtitles | أنا فقط لم اتعود ان اكون الفتاة في صنف الحزن |
Dün, üzüntülü havaya rağmen, hükümet çalışmaya devam etti. | Open Subtitles | أمس , في خضم الحزن باشر رجال الأعمال من الحكومة أعمالهم |
Oradaki atlar koca gözlerini, biraz üzüntülü bir şekilde senin üzerine dikerler. | Open Subtitles | الخيول هناك تحدق بأعينها الكبيره بشيء من الحزن |
"üzüntülü ve gözü yaşlı halinizi, tanrı görecek ve size sonsuza dek neşe ve mutluluk verecektir." | Open Subtitles | هي المنقذ الأبدي لأني أرسلتكم ، مع الحزن والبكاء ولكنه سيعيد إليكم |
Mesajında sesin üzüntülü geliyordu. | Open Subtitles | لقد بديت منزعجاً جداً في رسالتك |
Mesajında sesin üzüntülü geliyordu. | Open Subtitles | لقد بديت منزعجاً جداً في رسالتك |
Kraliçe üzüntülü ancak eminim o da aynını düşünüyordur. | Open Subtitles | الملكة في غاية الحزن, ولكن في أعماقها تشعر بالمثل. |
Baharı üzüntülü bir şekilde bekleyeceğim. | Open Subtitles | حتى زهرة الفاونيا , انا سـذهب بنتظار الحزن المجيد في الربيع . |
Geri vererek üzüntülü bir duruma düşmeyi engellemek için mi? | Open Subtitles | ويمنعه من أن يكون بئر من الحزن, التي ربما تعيدني لحالتي؟" |
Şiddetli ve üzüntülü bir geçmişiniz olmuş... bu bana dokundu. | Open Subtitles | تاريخك الملئ العنف و الحزن إستوقفني. |
Neden kasvetli ve üzüntülü burası? | Open Subtitles | لم الحزن و الاكتئاب؟ |
Neden kasvetli ve üzüntülü burası? | Open Subtitles | لم الحزن و الاكتئاب؟ |
Bu üzüntülü zamanda ailesinin mahremiyetine saygı duymanızı rica ediyoruz. | Open Subtitles | في هذا الوقت من الحزن الشديد، -نطلب منكم رجاءً احترام خصوصيّة العائلة . |
Evet, çok üzüntülü. | Open Subtitles | نعم, الكثير من الحزن. |
Mesajında sesin üzüntülü geliyordu. | Open Subtitles | لقد بدوت منزعجاً برسالتك |
Mesajında sesin üzüntülü geliyordu. | Open Subtitles | لقد بدوت منزعجاً برسالتك |