Hikâyenin sonunda elinde bir bıçak ve kollarında karısını cesediyle bir inci dağının üzerinde oturuyor. | Open Subtitles | وفى نهاية القصة ، يجلس على جبل من اللألىء وفى يده سكين غارقة فى الدم وزوجته على يده |
Yokedici'nin orijinal güç kaynağı olan Helhorn'un üzerinde oturuyor. | Open Subtitles | هو يجلس على هيلهورن , مصدر الطاقة الأساسي للمدمر |
Arkadaşın çok hassas basınçlı tetiğin üzerinde oturuyor. | Open Subtitles | صديقك يجلس على زناد ضغط حساس للغاية. |
Arkadaşın çok hassas basınçlı tetiğin üzerinde oturuyor. | Open Subtitles | صديقك يجلس على حساسة للغاية - الزناد الضغط. |
Kendi boku ve sidiği üzerinde oturuyor. Ölü olmasa ayağa kalkar. -Tamam. | Open Subtitles | أنه يجلس فى بوله وقاذوراته لو لم يكن ميتا لكان قد نهض |
- Affedersiniz , Detektif. Kendi boku ve sidiği üzerinde oturuyor. Ölü olmasa ayağa kalkar. | Open Subtitles | أنه يجلس فى بوله وقاذوراته لو لم يكن ميتا لكان قد نهض |
Alan şu anda dünyanın en büyük ateşleyicisinin üzerinde oturuyor ve birazdan kibriti çakmak üzereler bu yüzden ben olsam içten gelen bir kibarlığa burun kıvırmazdım. | Open Subtitles | إن "آلن" يجلس على أكبر مفرقعات نارية بالعالم وهم على وشك إشعال الكبريت لذا لن ادير أنفي |
Milyonlarca doların üzerinde oturuyor. | Open Subtitles | انه كان يجلس على الملايين من الدولارات. |
Hatırlatayım, adam hala hattın üzerinde oturuyor! | Open Subtitles | أنه يجلس على خط كهربائي نشط. |
Arkadaşın bir I.E.D. üzerinde oturuyor. | Open Subtitles | صديقك يجلس على عُبوّة ناسفة. |
- Oliver'ın üzerinde oturuyor. | Open Subtitles | - انه يجلس على اوليفر |