Haritayla ilgili yaygın efsane, normal ışık altında tümüyle okunamadığıydı. | TED | لقد كانت الأسطورة الرئيسية للخريطة مخبأة تماما تحت الضوء العادي. |
Uzaktan görürüm gümüş ışık altında kavalyesinin kolundaki kadınları ayın şavkında küçük adımlarla yürürken ben de isterdim kolumda bir kadın olmasını. | Open Subtitles | أرى مـن بعيـد علـى الضـوء الفضـي* *سيدة على ذراع فارسها تفرح وتمضي أحلم بأن أمشي أنا أيضاً تحت الضوء الفضي مع سيدة |
Ben de onun bana verdiği yeşilimsi ışık altında kestiriyordum. | Open Subtitles | كنت فقط أخذ قيلولة تحت ضوء أخضر اللون أعطاه لي. |
Normal bir ışık altında tüm bunlar çok göz alıcı duruyor. | Open Subtitles | الآن، في ضوء معين، يبدو هذا كله ساحر جدًا |
Loş ışık altında yüzü biraz değişmiş gibiydi. | Open Subtitles | في الضوء القاتم الخافت بدا له الوجه و كأنه قد تغير قليلاً |
Sadece siyah ışık altında görünür. | Open Subtitles | تظهر فقط تحت الإضاءة غير المنظورة |
Ama bunlar yeşil ışık altında mavi renkte görünen çiçekler. | TED | فهذه أزهار زرقاء ولكن تحت إضاءة خضراء |
Ya da bu çarşaflara? Onları siyah ışık altında görmekten nefret ediyorum. | Open Subtitles | أو على تلك الملاءات أكره أن أراها تحت ضوءٍ كاشف |
Sana deterjanın mavi ışık altında nasıl reaksiyon gösterdiğine dair herşeyi anlatabilirim | Open Subtitles | بأمكاني أخبارك عنه كله الأن مسحوق الغسيل يقاوم تحت الضوء الأزرق |
Zamanımızın en büyük sorusu: Mavi ışık altında hangisi: Tide mı yoksa Daz mı? | Open Subtitles | واحد من أفضل الأسئلة في وقتنا ما إذا تايد او داز تحت الضوء الأزرق |
Morötesi ışık altında, onların nasıl gördüklerini daha iyi anlayabiliriz örümceği bizden çok daha net görüyor olmaları ise, çok şaşırtıcı. | Open Subtitles | تحت الضوء الفوق بنفسجي يمكننا أن نفهم كيف يرون الأشياء، وبطريقة مدهشة، يبدو العنكبوت واضحاً لهم أكثر ممّا يبدو لنا. |
Bu da mor ötesi ışık altında parlamalarını sağlar. | Open Subtitles | مما يسمح لها بالتوهج تحت الضوء الفوق بنفسجي |
Sen de bana yazıtlarına polarize ışık altında bakmamı söylemiştin, hatırladın mı? | Open Subtitles | وأنت أخبرتني أن أنظر لسنداتك تحت الضوء المستقطب، أتتذكر ؟ |
Talyuma bağlanıp mor ötesi ışık altında parlaması gerek. | Open Subtitles | ويجب أن تربط مع الثاليوم وتوهج تحت ضوء الأشعة فوق البنفسجية. |
Her şey kontrol ve denetim altında parlak ışık altında gözden geçirilmiş, ölümüne incelenmiş. | Open Subtitles | كل شيء تحت السيطرة و الإشراف يتم إختباره تحت ضوء ساطع يختبر حتى الموت |
Çünkü birileri gölgelerde yaşamak zorundadır, böylece başkaları ışık altında yaşar. | Open Subtitles | لأن شخصا ما عليه العيش في الظلال ليمكن للآخرين العيش في ضوء. |
Ben bile, seni tamamen farklı bir ışık altında görüyorum. | Open Subtitles | حتى لي، وأنا رؤيتكم في ضوء مختلف تماما. |
Haydi, ona ışık altında bir bakmak istiyorum. Ver bakalım buraya! Nedir sorun? | Open Subtitles | هيا، أريد أن ألقي نظرة عليه في الضوء ما الأمر؟ |
Aslında kendini fotoğrafçı zannediyordu, bana Amber'i doğal ışık altında çekmemi söyleyip duruyordu. | Open Subtitles | في الواقع، صنّف نفسه كمصوّر، وظلّ يقول لي أنّي يجب أن ألتقط صورها في الضوء الطبيعي |
Yazıları sadece ultraviyole ışık altında görünüyordu. | Open Subtitles | تظهر فقط تحت الإضاءة غير المنظورة |