İşte bu da size ülkemizdeki tarihi ve sistematik ırkçılığın etkilerinin somut bir örneği. | TED | وهذا مجرد مثال ملموس للتأثيرات الخبيثة العنصرية التاريخية والنظامية في بلدنا. |
Öğrencilerim her yıl, örnek adaletsizlik incelemesi olarak Güney Afrika’daki ırkçılığın tarihi üzerine çalışır. | TED | كل عام، يدرس طلابي تاريخ العنصرية بإفريقيا كدراسة حالة للظلم. |
PV: İkincisi, zihin eksikliği: ırkçılığın yönettiklerini daha geniş ve sistemli yollarla anlamada acizlik. | TED | بريا: ثانياً، فجوة العقل؛ أي العجز عن فهم الطرق الواسعة والشاملة التي تعمل بها العنصرية. |
Beyaz ve siyahların farklı muhitlerde yaşamasına neden olan ırka göre yerleşim bölgelerinin farklıllaşması kurumsal ırkçılığın basit bir örneği. | TED | كالفصل السكني حسب العرق، والذي أدى الى إسكان البيض والسود في أحياء ذات بيئات مختلفة جداً وهذا مثال تقليدي للعنصرية المؤسسية. |
deyip, asistanın çağırıp, sormuş ,"Sence burada ırkçılığın en güçlü olduğu bölge neresi?" | TED | واستدعى مساعده وسأله , أين تقولون ,في هذه المنطقه ,أن العنصريه أكثر فتكا ؟ |
Sadece sistematik ırkçılığın kalıntısıyla uğraşmıyoruz. | TED | نحن لا نتعامل فقط مع بقايا العنصرية الممنهجة، |
Mesela, ırkçılığın olduğu Güney Afrikada siyahi Güney Afrikalılar sürekli bomba altındalar. Onlara şu mesaj verilir, siyahilerin yönettiği her ülke başarısızlığa mahkumdur. | TED | مثلاً، في جنوب أفريقيا العنصرية ، كان يتم إفهام الأفارقة السود باستمرار بالرسالة التي تقول إن كل بلد يحكمه السود يكون مصيره الفشل. |
Ve hamilelik esnasında, bu tampon gelecek nesillerde ırkçılığın etkisini azaltmakta çok faydalı bir araç olacaktır. | TED | وأثناء الحمل يمكن أن يكون هذا التخفيف أداةً مذهلة فى تغيير تأثير العنصرية للأجيال القادمة. |
Ama ırkçılığın tanımını düşüncelerden davranışlara değiştirdiğimizde bu problemi imkansızdan çözülebilir bir şeye dönüştürürüz. | TED | ولكن حين نغير تركيزنا في تعريف العنصرية من العقليات نحو السلوك، فسننتقل من مشكلة يستحيل حلها لمشكلة يمكن حلها. |
Bu, ırkçılığın bizi getirdiği yerden kurtulmak için, tek yolumuz. | Open Subtitles | .. إنها الطريقة الوحيدة لتجنب الكارثة . التى ستؤدى إليها العنصرية بدون شك |
Bu, ırkçılığın bizi getirdiği yerden kurtulmak için, tek yolumuz. | Open Subtitles | .. إنها الطريقة الوحيدة لتجنب الكارثة . التى ستؤدى إليها العنصرية بدون شك |
Şu insanlar ırkçılığın sadece "beyazların işi" olmadığını ne zaman öğrenecekler? | Open Subtitles | متى ستتعلم الناس أن العنصرية ليست مجرد بشرة بيضاء؟ |
Hayır, ırkçılığın da ötesinde. | Open Subtitles | كلاّ، لقد عبر حدود العنصرية الغير مباشرة |
Beyaz üstünlüğünün hâlen orada bir yerde olduğunu fark ettim, ama beyaz üstünlüğünün en büyük gücü KKK değil, sistematik ırkçılığın normalleştirilmesiydi. | TED | وأدركت أن سيادة البيض موجودة، لكن سيطرتهم الكبرى ليست على ال "ك ك ك"، إنها التطبيع مع العنصرية الممنهجة. |
Eğer siyahi ebeveynlerin, özellikle siyah erkek çocukları olanların bunu yapma lüksü yoksa, çocuklarımızı ırkçılığın çirkinliğinden korumamak için istekli olmamız lazım. | TED | وكان علينا أن نكون مستعدين لكيلا ندافع عن أبنائنا من بشاعة العنصرية عندما لا يملك الآباء السود الإمكانية لفعل ذلك، خصوصًا أولئك الذين يملكون أبناءً سود. |
Yapmam gereken ilk şey eğitim, ikincisi, ırkçılığı ortaya dökmek ve sonuncusu, gücümün yettiği her şeyi yaparak gerekli tüm araçlarla ırkçılığın kökünü kazımak. | TED | لذا اول شيء علي فعله هو أن أعلّم، ثاني شيء علي فعله هو أن أكشف النقاب عن العنصرية، و آخر شيء علي فعله هو أن أفعل كل ما بوسعي هو القضاء على العنصرية في حياتي بكل الوسائل الضرورية. |
O liderlerin her biri hemfikirdir ki eğer ırkçılığın tanımı onun neden olduğu yaraları görmeyi zorlaştırıyorsa bu sadece yanlış değil. | TED | وكل واحد من أولئك الزعماء سيوافق على أنه إذا كان تعريف ما للعنصرية يحجب عنا رؤية أضرار العنصرية، فهذا التعريف ببساطة ليس صائبًا. |
Derinlere işlemiş ırkçılığın bir simgesi. | Open Subtitles | رنز للعنصرية الضاربة بجذورها في الأعماق |
Ben yerim. Bebeğim, ırkçılığın tadını alamazsın. | Open Subtitles | حبيبتى لا يمكن أن تقبلى العنصريه |
25 bölümün neredeyse her birinde beni fazlasıyla etkileyen, ırkçılığın siyahilerin sağlığına zarar verdiğinin söylenmesiydi. | TED | وذهلت من أن كل واحد تقريبًا من ال 25 فصلاً تنص على أن التمييز العنصري كان عاملا في تدهور الصحة العامة للسود. |
Fakat daha derine inip ırkçılığın sağlık üzerindeki etkisini araştırdığımda, etkiler daha zarar verici oldu. | TED | لكن وكلما تعمقت أكثر في مدى تأثير التمييز العنصري على الصحة، كلما ظهر التأثير بشكل أكثر خبثاً وغدراً. |