Ya da sınıfındaki öğrencilerle, onların ırkçılık ve yoksulluğa ilişkin deneyimlerini dinleyip öğrenerek güçlerini değiştirdi. | TED | أو إعطاء الصلاحية لطلابها بغرفة الصف من خلال الاستماع لتجاربهم الخاصة المتعلقة بالعرق والفقر. |
Başka neler var? Cinsiyetçilik, ırkçılık ve fakirlik silah satın alımını ve silaha bağlı ölümleri etkiliyor. | TED | وماذا أيضاً؟ يؤثر التمييز الجّنسيّ والعنصريّ والفقر على حيازة السلاح وضحايا السلاح الناري. |
Sefalet, ırkçılık ve dışlanma alışık olduğumuz şeyler. | TED | لا يعتبر الفقر والعنصرية والإقصاء أشياء جديدةً. |
Sömürgecilik, ırkçılık ve cinsiyet eşitsizliği gibi kuvvetler birçok kişiyi uzayın faydalarından mahrum bıraktı ve bizim uzayın nadir kişiler, zenginler ya da seçkinler için olduğuna inanmamıza neden oldu. | TED | قوى مثل الاستعمار والعنصرية وعدم المساواة بين الجنسين حرمت بالفعل الكثير من الناس من الاستفادة من الفضاء ورسخت الاعتقاد بأن الفضاء حكر على الأغنياء أو النخبة أو قلة معينة. |