Çavuş Troy! Hemen şimdi gitmeniz için kesinlikle ısrar etmek zorundayım. | Open Subtitles | رقيب ( تروي ) , لابد علي أن أصر عليك بأن تغادر حالًا |
Halkınızla kavgamız yok, ama bu kafese girmenizde ısrar etmek zorundayım. | Open Subtitles | لسنا متخاصمين مع شعبك، لكن يجب أن أصر على دخولك لهذا القفص |
- Sayın hakimler ben bir ayrıcalık için ısrar etmek zorundayım. | Open Subtitles | لسيادتكم , يجب أن أصر على إستثناء هنا |
Erişenler'in güvenlik şefi olarak Zirve sırasında maske kullanılmaması için ısrar etmek zorundayım. | Open Subtitles | كرئيس أمن للــ"ريتش". أنا أُصر على عدم إرتداء أى أقنعة فى القمة. |
Bütün onur ve zevkin bana ait olduğu konusunda ısrar etmek zorundayım efendim. | Open Subtitles | أنا أُصر سيدي ، الشرف و السرور كله لي |
Israr etmek zorundayım. | Open Subtitles | أخشى أنني سأصر على ذهابها معي |
Israr etmek zorundayım. | Open Subtitles | أخشى أنني سأصر على ذهابها معي |