Bana, kendi akıl sağlığından şüphelenecek kadar müthiş bir buluşun eşiğinde olduğunu söyledi. Gözlerinde garip bir bakış vardı. | Open Subtitles | قال انه كان قريبا جدا لأكتشاف مذهل لدرجه انه يشك في حالته العقليه |
Ama ondan şüphelenecek bir durumda hiç bırakılmamam gerekirdi. | Open Subtitles | لكن لم يكن علي ان اكون في موقف يشك فيها ابدا. |
Zaten o sperm sayısıyla hamile kalırsan yeterince şüphelenecek. | Open Subtitles | و هذا سيكون كاف لجعله يشك بك اذا انتهى بك الامر بان تحملي من منيه |
Çünkü polisi satın almışlar, onlar için şüphelenecek sebep yok. | Open Subtitles | ولكونهم يسيطرون على الشرطة فلا يوجد مبرر للاشتباه |
- Karısı ve oğlu onun olduğunu söyledi, yani benim şüphelenecek başka bir nedenim olana kadar-- | Open Subtitles | هذا ماتقول زوجته وابنه الأمر كذلك حتى لدى سبب للاشتباه بخلاف ذلك - |
şüphelenecek vakit yok | Open Subtitles | هذا ليس الوقت للشك. |
Yani birisi buradaki varlığından şüphelenecek olursa o olduğunu söyleyeceksin. Tamam mı? | Open Subtitles | لذا، إذا أيّ أحد يشك بتواجدك هنا، عليك أن تقول بأنّك هو، مفهوم؟ |
Ama Brandon, bu dünyada bizden şüphelenecek tek kişi Rupertt'dır. | Open Subtitles | من كل الناس على وجه الأرض، (روبرت كاديل) الشخص الوحيد الذى يشك دائماً. |
Şüphelenmesini mi istiyorsun! Neyden şüphelenecek? | Open Subtitles | أتريده أن يشك بنا؟ |
Neyden şüphelenecek? | Open Subtitles | يشك بماذا؟ |
- şüphelenecek ne var? | Open Subtitles | -ماذا يدعوا للشك ؟ |