Bu şarabı hediye olarak ben getirdim, yani bu benim şarabım, ...ve canım ne isterse onu içerim, seni seksi kasaba şırfıntısı. | Open Subtitles | أحضرتُ هذا النبيذَ كهديّة، لذا فهو نبيذي، و سأتناول ما أريد أيّتها السافلة القرويّة المثيرة. |
"Kasaba şırfıntısı" kısmını çıkardım, ...çünkü bunu ürkütücü ve tehditkar bir şekilde yapıyor olsan da, bana iyi davrandığını düşünüyorum. | Open Subtitles | استبعدتُ الجزء " السافلة القرويّة" لأنّني أشعرُ أنّكِ لطيفةٌ معي، مع أنّكِ تفعلينَ ذلك بطريقةٍ تهديديّةٍ مخيفةٍ. |
Julia şırfıntısı yalan söylemiş. | Open Subtitles | السافلة كذبت. |