Hiç şansım olmadı. Gardiyanlar, onu dövüp başka bir bölüme gönderdiler. | Open Subtitles | لم تسنح لي الفرصة , الضباط فرقوهم ونقلوه الى قسم آخر |
Bu botlar biraz sıkıyor Onları nasırlarıma göre ayarlama şansım olmadı | Open Subtitles | هذا الحذاء يؤلمني ، ولم يكن لدي الوقت الكافي لقياسه |
Ama hiç şansım olmadı... oğlumu... gömmek için. | Open Subtitles | لكن لم تواتني الفرصة أبداً لأدفن... ابني |
Henüz onunla konuşma şansım olmadı ama konuşacağım. | Open Subtitles | لم يتسنى لي الفرصة بالتحدث معه لكني متأكد من أني سأفعل في وقتٌ لاحق |
Oh, bu arada.Benim çiçeklere teşekkür etme şansım olmadı sen beni ayağa kalkmaya yolladın | Open Subtitles | آه، بالمناسبة لم تحصل لي الفرصة لأشكرك على الأزهار اللتي ارسلتها لي عندما كنت مرقداً. |
O da bir fikirdi. Ama kiraladığım arabayı buldun, öyle bir şansım olmadı. | Open Subtitles | كانت تلك الخطة، لكنّك وجدت سيارتي لذا لم تتح لي الفرصة |
Benimse onlara ne kadar çok minnettar olduğumu ve onları ne kadar çok sevdiğimi yüzlerine söyleme şansım olmadı. | TED | ولم تسنح لي الفرصة أن أخبرهم بمدى تقديري وحبي لهم. |
Iıı, ben değil. Kimsenin hayatını cehenneme çevirme şansım olmadı. | Open Subtitles | لست أنا، لم تسنح لي الفرصة لجعل حياة أي أحد باىسة |
Onunla vedalaşma şansım olmadı. | Open Subtitles | لم تسنح لي الفرصة لوداعها , أتعرفين ذلك ؟ |
Haftalardır onun insanı olmak için uğraşıyorum. Hiç şansım olmadı. | Open Subtitles | أنا أحاول أن أكون من شلتها لأسابيع ولم يكن لدي حظّ |
Beş dakika'da bir iblis saldırırken , yeteneklerimi geliştirme şansım olmadı. | Open Subtitles | لم يكن لدي وقت لأطوّر مهاراتي . بهجوم المشعوذين كل خمس دقائق |
Ama hiç şansım olmadı... oğlumu... gömmek için. | Open Subtitles | لكن لم تواتني الفرصة أبداً لأدفن... ابني |
Hiç şansım olmadı. | Open Subtitles | - لم تواتني الفرصة أبدا- |
Ama kendimi açıklamaya şansım olmadı. | Open Subtitles | ولكن أنا لم يتسنى لي الوقت لأشرح لك أسبابي |
İçki dükkanına uğrama şansım olmadı. | Open Subtitles | لم تحصل لي الفرصة للمرور على محل الخمور |
Sanmıyorum ama üstünü arama şansım olmadı. | Open Subtitles | لا أعتقد ذلك، ولكن لم تتح لي الفرصة لتفتيشها |
Hiç görme şansım olmadı. | Open Subtitles | لم يتسنَ لي رؤية ذلك |
Sorma şansım olmadı. | Open Subtitles | لمْ تسنح لي الفرصة لأسأل. |
Brutus'le hiç şansım olmadı. | Open Subtitles | أنا فقط لم أحضى بفرصة مع (بروتس). هنا، أنظروا. |
Fakat şansım olmadı çünkü sen benden önce davrandın. | Open Subtitles | ولكن لم أحظ بالفرصة لأنك اكتشفت ذلك أولاً |
-Hayır. Onu tanıma şansım olmadı. Keşke olsaydı. | Open Subtitles | لا, لم أحظى بفرصة للقائه و أتمنى لو كنت فعلت |
Şimdi edecektim de nedense bir türlü şansım olmadı. | Open Subtitles | كنت على وشك إخبارها ولكنني لم أجد الفرصة المناسبة. |
Selam. Satış ödülün için seni tebrik etme şansım olmadı. | Open Subtitles | مرحباً, لم أحصل على فرصة لأهنئك على جائزة البيع تلك |
Şehirde büyüdüm. Hiç şansım olmadı. | Open Subtitles | لقد ترعرت في المدينة لم أحظى بفرصه للتعلم |