Çok şanslıydın biliyor musun. | Open Subtitles | حسناً، لقد كنت محظوظاً جدَاً جدَاً كما تعلم |
Tamam. Bugün TV'den sıyırdın. şanslıydın. | Open Subtitles | حسناً ، لقد اعترفت على شاشه التلفاز اليوم و لكنك كنت محظوظاً |
Acı çektiğin bitkinlik dolu günleri yatakta geçirdiğin için şanslıydın. | Open Subtitles | محظوظ لأنك قضيت . تلك الأشهر المملة في الفراش |
Evet, şanslıydın ve neredeyse annenin ölmesine sebep oluyordun. | Open Subtitles | أجل، كنتِ محظوظة و كدتِ تتسببين بمقتل والدتكِ |
Kabul edelim ki, şu ana kadar şanslıydın. | Open Subtitles | حسنا، فلنواجه الأمر لقد كنتَ محظوظا حتى الآن |
Sen, kendininkinden kurtulacak kadar şanslıydın. | Open Subtitles | من بين كل الناس أن تتفهمي وضعه لقد كنتي محظوظه كفايه لتتفهمي نفسكِ |
Bu büyü, milyonda bir işler. şanslıydın. | Open Subtitles | تلك تعويذةٌ تعمل فقط لمرةٍ واحدة من الألف، لقد كنت محظوظاً |
Dört yıl önce , sen çok şanslıydın , biri senin için kurşunu yedi. | Open Subtitles | قبل أربعة سنوات، أنت كُنْتَ محظوظاً شخص ما أَخذَ الرصاصة بدلاً عنك |
Sen ise diğer yandan, en bir yakın arkadaşınla beraber sekiz yıl çalışacak kadar şanslıydın. | Open Subtitles | على أية حال، كنت محظوظاً كفاية للعمل مع أفضل صديق لك لثمان سنوات |
Bu kez şanslıydın. Şansını zorlama. | Open Subtitles | كنت محظوظاً و لن تكون كذلك المره القادمه |
Sen şanslıydın. Diğerleri değildi. | Open Subtitles | لقد كنتَ محظوظاً أعلمُ أنّ الآخرين لم يكونوا كذلك |
Belki de şanslıydın, onu benim gördüğüm şekilde görmedin. | Open Subtitles | لعلك كنت محظوظاً لأنك لم ترها كما رأيتها |
Herneyse, orada olduğum için şanslıydın. Çok kan kaybettin. | Open Subtitles | بأي حال، أنت محظوظ أنني كنت موجوداً، لقد فقدت دماً كثيراً. |
Gelecek sefer sağ kurtulabilir misin, bilmiyorum. Bu sefer şanslıydın. | Open Subtitles | لا أدرى إذا كنت ستنجوا فى القادمه لقد كنت محظوظ هذه المره |
Konuşmalısın... Seni işe aldığı için çok şanslıydın. | Open Subtitles | يجدر بك أن تخبره ، فأنت محظوظ أنه تركك تعمل لديه كل تلك الفترة |
Bak, şu ana kadar oldukça şanslıydın fakat hakkında hiçbir şey bilmediğin bir dünyada yaşıyorsun. | Open Subtitles | اسمعي كنت محظوظة حتى الان لكنك تعيشين في عالم لا تعرفين عنه شيئاً |
Akciğerinden bıçaklandın, ama şanslıydın. | Open Subtitles | 51,091 رئتك جُرحت لكنك محظوظة ستكونين بخير |
O trans bireyin orda olup yardım etmesinden dolayı şanslıydın. | Open Subtitles | كنت محظوظة لوجود المتحول الجنسي لمساعدتك |
Kabul edelim ki, şu ana kadar şanslıydın. | Open Subtitles | حسنا، فلنواجه الأمر لقد كنتَ محظوظا حتى الآن |
Ama senin için oraya tekrar gitmek... Geçen sefer dışarı çıkabilmekle çok şanslıydın. | Open Subtitles | لقد كنت محظوظا جدا لكي تهرب في المرة الأولى ولكن من أجل أن تعود لهناك مرة أخرى |
Çünkü onlarla tanışmayacak kadar şanslıydın. | Open Subtitles | لأنك محظوظه بما فيه الكفايه بعدم مقابلتهم |
Bu sefer şanslıydın. Neler yapıyorsunuz? | Open Subtitles | حالفك الحظ هذه المرة ومالذي تفعلونه أيضا؟ |
şanslıydın, en başta Bob Lee Swagger... senin hemen önündeki arabaya bindi. | Open Subtitles | لقد حالفكِ الحظ بدءً مع بوب لي سواغر هابطاً من سيارة و إذاً به يقابلكِ. |
Bugün şanslıydın. Günün birinde olmayabilirsin. | Open Subtitles | كنت محظوظًا اليوم يومًا ما، لن تكون كذلك |