Onların başına gelenlerden bahsetmiyorum bile, bu da bir şanstı. | Open Subtitles | و لا داعي للذكر أنهم نجدا أنفسهما هذا حظ أكيد |
Ama aslında çok da iyi değil. Çoğu, şanstı. | Open Subtitles | ولكن معظمة لم يكن عن لعب جيد، كان اكثرة حظ. |
Bu bizim için şanstı, çünkü sayıca azdık. | Open Subtitles | هذا كان حظ بالنسبة لنا لأننا كنا أقل عددآ |
Hepsi şanstı demiyorum. Sadece bir kere protokol kurallarına uymadığından bahsediyorum.. | Open Subtitles | أنا لم أقل أن الأمر كله كان حظا ما أقوله أنه لا يوجد بروتوكول يثبت ذلك |
Sarah protokolü ihlal edip mahkemeden kendisine bir avukat temin edilmesini istemesi sanırım ikimiz için de kötü bir şanstı. | Open Subtitles | عندما إنتهكت "ساره" البروتوكل, و سألَت المحكمة لُتولّى لها محامٍ أظن إنه كان حظاً سيئاً لكلانا. |
Veteriner tarafından indirilmen de mi şanstı? | Open Subtitles | أكان من حسن الحظ أنّك ضربت من قبل طبيب بيطري؟ |
Gençken bir pastamın olması bile şanstı. | Open Subtitles | لقد كنت محظوظة لو حصلت على كعكة حين كنت مراهق |
Birkaç kere kazandığın oldu ama oda sadece şanstı | Open Subtitles | المرات القليلة التي جنيت فيها المال كان ذلك مجرد حظ |
Roketi falan arızalanmış olmalı. Zaferimiz tamamen şanstı. | Open Subtitles | أنه الصاروخ لابد أنه تعطل أنتصارنا كان مجرد حظ |
Düğünler benim için kötü şanstı. Tüm kocalarım öldü. | Open Subtitles | .الزفاف حظ سئ بالنسبه لي جميع أزواجي ماتوا |
Samuel bir aslan öldürdüğünü söyledi. Muhtemelen sadece bir şanstı. | Open Subtitles | قال صامويل انك قتلت اسدا مجرد حظ بلا شك |
Sadece şanstı, Jim. Seni öldürebilirdim. | Open Subtitles | لقد كان حظ فقط , كدت أقتلك يا جيم |
Bu aksi tesadüf sonucu gerçekleşen kötü bir şanstı. | Open Subtitles | كان هذا مجرّد حظ سيء تبعته صدفة مؤسفة |
Kötü şanstı, kötü bir karar değil. | Open Subtitles | لقد كان حظا سيئا وليس قرارا سيئا |
Ben odadaydım. Bu da tamamen şanstı. | Open Subtitles | كنت في الغرفة ذلك كان حظا بالكامل أيضا |
Fransız demiryolcuların greve gitmesi Kanadalı gençler ve benim için de biraz şanstı! | Open Subtitles | عمال سكك الحديد الفرنسيون سيضرون كان قليلا من الحظ ! لذلك الفتى الكندي , مع ذلك , حظا لي , أيضا |
Tamam, bu kötü şanstı. | Open Subtitles | حسناً , ذالك حظاً سيئاً |
İyi. Çünkü çoğunlukla şanstı. | Open Subtitles | جيد, لأن أغلبه حظاً |
Kazanması şanstı. | Open Subtitles | الفوز كان حظاً أعمى. |
Ama öte yandan, bu bir şanstı benim için. | Open Subtitles | لكن من ناحية أخرى أشعر ان هذا من حسن الحظ. |
Hayatının bir parçasında olmak bir şanstı ama ikimizde bir gün gideceğini biliyorduk. | Open Subtitles | كنت محظوظة لأني كنت جزءاً من حياتك لفترة... لكن كلينا يعلم... أنك لا بدّ أن تمضي بحياتك يوماً ما |
Bu, hayatındaki en iyi gecelerden birinin hakkını vermek için bir şanstı. | Open Subtitles | كانت فرصته ليعيش مجدداً إحدى أفضل الليالي في حياته |
32 yıl önce benim Fransa'da kalmam yalnızca şanstı. | Open Subtitles | الاثنان و ثلاثين سنة الماضية الحظ فقط هو الذى ابقانى فى فرنسا |
Ama okuyuculara birçok çılgın denizaltı karakterini sunmak benim için bir şanstı. | TED | وقد كانت فرصة لي لكي أعرف القراء على الشخصيات الغريبة الموجودة في المحيطات |
Bu o şanstı. | Open Subtitles | هذه هو المَنْشُود |