Arden'in, Hunter'a büyük bir para için şantaj yaptığını duyunca buraya gelip adamı görmemim iyi olacağını düşünmüş. | Open Subtitles | لقد سمعت هذا ال أردن يبتز مستخدما أسم هنتر, وظننت انه يجب ان احضر واواجهه |
Tabii adam öldüğünde yıllarca senatörlere şantaj yaptığını ortaya çıkardılar. | Open Subtitles | وبالطبع، عندما توفي، إكتشفوا أنّه كان يبتز سيناتورات لسنوات. |
Bernard Parker'ın Lady Runcorn'a şantaj yaptığını bulduk. | Open Subtitles | لذا نحن نعتقد أن "برنارد باركر" يبتز السيدة "رونكورن" |
Starkwood'un Pentagon yetkililerine şantaj yaptığını suikast planlarına bulaştıklarını iddia ediyordu. | Open Subtitles | لقد زعم بأن "ستاركوود" تبتز وزارة الدفاع الأمريكية وبأنهم متورطين بمكائد الاغتيال |
Orada, Paul'un karısına şantaj yaptığını yazmış. | Open Subtitles | (إنها تقول بها انها كانت تبتز زوجة(بول |
Polise, senin bana şantaj yaptığını söylemem; senin için iyi olmaz. | Open Subtitles | أخباري الشرطة عن إبتزازك لي ليس جيداً لك |
Muhtemelen insanlara şantaj yaptığını fark ettiniz ve bunu sessiz sedasız halletmek istediniz. | Open Subtitles | على الأرجح لأنك أدركت --أنه كان يبتز أشخاصاً أبقيت هذا طي الكتمان |
C.l.A. e git ve Helms 'e Hunt ın başkana şantaj yaptığını söyle. | Open Subtitles | اذهب إلى (السي آي إيه) وأخبر (هلمز) أن (هوارد هنت) يبتز الرئيس |
Belki de kız profesöre şantaj yaptığını fark etti. | Open Subtitles | ربما عرفت انه يبتز البروفيسور |
Bayan Campbell, Leo Butler'un uluslararası bir şirkete şantaj yaptığını söylediniz. | Open Subtitles | سيدة (كامبل)، لقد أخبرتني لتوك أن (ليو بوتلر) ذلك يبتز شركة متعددة الجنسيات |
- Loxley'nin Edgerton'a Tedarik Komitesi'ne girebilmek için şantaj yaptığını duydum. | Open Subtitles | -سمعت (لوكسلي) يبتز (إدجرتن )... لأجل مكان في لجنة المشتريات. |
Krycek'in sizi tehdit ettiğini, şantaj yaptığını biliyorum. | Open Subtitles | أعرف كريسيك يهدّد حياتك، إبتزازك. |