Bir şekilde, beynin mucizevi bir sinaptik işlevi vasıtasıyla şarkı söylerken kekelemek imkansız. | TED | بشكل ما، من خلال وظيفة خارقة متشابكة في العقل البشري، من المستحيل أن تتأتأ وأنت تغني. |
Seyirciler, sen şarkı söylerken nefesinin buharını görsün diye. | Open Subtitles | أخبرتك ,أحتاج للبرد حتى يتمكن الجمهور من رؤية أنفاسك عندما تغني,إنها مؤثرات خاصة |
Önceki gün Philadelphia'da ben şarkı söylerken mesela. | Open Subtitles | ذاك اليوم في فيلاديلفيا عندما كنت أغني.. |
Fakat şarkı söylerken hiç görmemiştim. Sihirli bir nefesle fısıldayarak | Open Subtitles | لكننى لم أسمعه أبدا و هو يغني وجها ً لوجه |
Biliyorsun, seni şarkı söylerken ya da gitar çalarken görmedik hiç. | Open Subtitles | اتعلمين , نحن لم نرك تغنين وتعزفين على هذا الجيتار |
Ben dışarıda şarkı söylerken, Ben sadece kendim için şarkı söylemiyorum onun için söylüyorum. | Open Subtitles | عندما أغني هناك, أنا لا أغنّي لي فحسب. أنا أغني لأجلها. |
Orada şarkı söylerken verdiğim değeri anlamadılar. | Open Subtitles | عندما اكون هناك , اغني .لا يتفهمون ما الذي اقدمه |
Beni, onu şarkı söylerken izlemeye, ilk kez götürdüğün zamanı hatırlıyorum. | Open Subtitles | أتذكر المرة الأولى التي أخذتني لرؤيتها وهي تغني |
Beni, onu şarkı söylerken izlemeye, ilk kez götürdüğün zamanı hatırlıyorum. | Open Subtitles | أتذكر المرة الأولى التي أخذتني لرؤيتها وهي تغني |
Ben onu şarkı söylerken izleme şansını yakaladım ve sizler de izleyin istiyorum. | Open Subtitles | حسنا.. لقد كان لي الشرف ان وجده من كان يراقبها عندما كانت تغني وانا فقط اريدكم مشاهدة ذلك |
Sabah onu mutfakta, öylec oturup şarkı söylerken bulmuşlar. | Open Subtitles | في الصباح، وجدوها في المطبخ، جالسة هناك تغني. |
Bilmiyorum. Beni hiç şarkı söylerken dinlemedin. | Open Subtitles | ،لست متأكدة من هذا لم يسبق أن سمعتيني أغني |
Bu doğru. şarkı söylerken kadınların bakışlarıyla beni soyduklarını hissediyorum. | Open Subtitles | ذلك صحيح، عندما أغني أحس بأن النساء تخلع ثيابي |
Ben şarkı söylerken sakızını şişirdi. | Open Subtitles | ماذا فعل؟ لقد أطلق فقّاعة بعلكته بينما كنت أغني. |
Yani, uygun bir ortamda Andy'i şarkı söylerken dinlemek, çok keyifli. | Open Subtitles | أعني إنه من الممتع سماع أندي يغني في مقاعد غير مناسبة |
Çünkü o zaman şarkı söylerken sesi en üst perdeden çıkıyordu. | Open Subtitles | لأنه عندما كان يغني عندئذ كان يغني بصوت عال جدا |
Seni şarkı söylerken duymayalı yıllar olmuş. | Open Subtitles | لقد مضت سنين عدة منذ سمعتك تغنين آخر مرة |
şarkı söylerken pedikür yapan muhteşem bir karaokeci biliyorum. | Open Subtitles | أعرف مكان للكاريوكي حيث يمكنكِ الحصول على عناية للقدم والأظافر بينما تغنين |
şarkı söylerken bile "P" harfini söylemekte zorlanıyorum. | Open Subtitles | أرأيت؟ حرف الباء صعب دائماً حتى عندما أغنّي. |
Yani, beni hep okulda şarkı söylerken gördün, buna gerek yok... | Open Subtitles | لقد رأيتني اغني في الفصل . . ليس هناك حاجه |
Birlikteyken bana baktığı tek an şarkı söylerken. | Open Subtitles | المرة الوحيدة التي ينظر إلي فيها حين نكون معًا هي عندما نغني |
Örneğin, ben annesiyim, ama sadece iki kez şarkı söylerken duydum. | Open Subtitles | انا أمّه، على سبيل المثال لم أسمعه يغنّي إلا مرتين. |
şarkı söylerken dinledim onu. | Open Subtitles | كنت اسمعه يغنى اغنية. |
- Jamal şarkı söylerken seni izledim. | Open Subtitles | شاهدتك في حين جمال كان يعني الليلة |
Çocuklarla şarkı söylerken duydum. | Open Subtitles | أنا كنت حولك بينما كنت تغنى مع الأطفال... |
Sen şarkı söylerken kendimi genç hissediyorum. | Open Subtitles | حينما تُغنين, آشعر أننيّ لا زلتُ مراهقاً. |