O kadar çok seviyormuş ki dişleri şekerden dolayı çürümüş ve kararmış. | Open Subtitles | ولع كبير جدا حتى اصبحت اسنانها متعفنه وتحولت لونها للاسود من السكر |
Eğer yapısına yüksek çözünürlüklü elektron mikroskobuyla bakarsanız ve yapısının ne olduğunu merak ederseniz, şaşırtıcı bir şekilde şekerden yapılmış olduğunu görürsünüz. | TED | و اذا نظرت إلى بُنيتها بواسطة مجهر إلكتروني عالي الدقة، وسألت نفسك، مصنوعةٌ من ماذا؟ المفاجأة، أنّها مصنوعة من السكر |
Kafein ve şekerden kaçınan, tüm besin guruplarını içereninden. | Open Subtitles | كل الوجبات في مجموعات مع تفادي الكافيين، السكر ؟ |
O şekerden yemeye devam ediyorum, yemeye devam edeyim mi? | Open Subtitles | أجل، مازلتَ أكل تلك الحلوى أتريد مني الاستمرار في هذا؟ |
Birkaç çocuk ormanda şekerden yapılmış bir kulübe bulmuşlar. | Open Subtitles | طفلان عثرا على بيتٍ في الغابة مصنوع بالكامل من الحلوى و خبز الزنجبيل |
Ama bu sefer şekerden haplar yok bu sefer seni iyileştirdiğimi düşünmen için beynini açacağım. | Open Subtitles | لكن هذه المرّة، لا حبوب سكر سأتوغل داخل دماغك لأجعلكَ تظنّ أنّني أعالجكَ |
şekerden arındırılmış bir adet vücut incelemeye hazırdır. | Open Subtitles | جثة واحدة خالية من السكّر جاهزة للمعالجة |
Katıl ve bir akşamlığına şekerden azmış bücürlerin olsun. | Open Subtitles | وقّع و احصل على حصتك الخاصة من إندفاع السكر |
Günümü güzelleştirmek için esmer şekerden daha iyisi olamaz. | Open Subtitles | لا شيء مثل فنجان من السكر البني لتحلية بلدي اليوم. |
Sen şekerden yapılmış bir perisin, hamur köftesi değil. | Open Subtitles | وبخفّة أنتِ جنّية مصنوعة من السكر يا عزيزتي ولستِ زلابية |
Kurabiyeden sosis, yumurta akı ve şekerden ekmek, ketçap görünümlü vişne sosu ve hardala benzeyen karamel sosu. | Open Subtitles | إنها مكونة من عجين البسكويت المقلي داخل كعك السكر وبياض البيض مضاف إليه صلصة الكرز وخردل الكراميل |
Kapa çeneni ve şu şekerden kaseme biraz daha koy. | Open Subtitles | -ما كان هذا؟ -أصمت وضع المزيد من السكر في وعائي |
şekerden daha tatlı ama üretmesi daha ucuz olan mucize ürün. | Open Subtitles | معجزة إنتاجية أحلى من السكر لكن أرخص في الإنتاج |
Söylediğim hiçbir şeyi dinlemiyordu. Aldığı fazla şekerden olmalı. | Open Subtitles | لم تنصت لأيّ شيء أقوله لا بدّ أنّه كلّ هذا السكر |
Matematik bana şekerden palyaço olmamı önerirdi. | Open Subtitles | تقول الحسابات أنني أكون في قليل منها مهرج مصنوع من الحلوى |
Güzel bir afiş asıp şekerden bastonlarını getirdiler. | Open Subtitles | .. علّقوا لافتة .. أخرجوا عكّازات الحلوى |
Ve ormanlıktaki şekerden yapılmış evin söylentileri canlı tutuyor. | Open Subtitles | وكوخك في الغابة المصنوع من الحلوى ستبقى هذه الشائعات حيّة |
Bu elbisenin fiyatıyla ancak şekerden bir kolyeye param yeter. | Open Subtitles | ,مع سعر هذا الفستان العقد الوحيد الذي من الممكن أن أتحمله سيكون مصنوع من الحلوى |
Bundan böyle, ağzımda erimeyen bir pamuk şekerden daha yumuşak olacağım. | Open Subtitles | من الآن وسأكون لطيفة جدا لدرجة أن الحلوى القطنية لن تذوب في فمي |
Evet, her zaman şeflerin şekerden hemen hemen her şeyi yapabilmelerinden büyülenmişimdir. | Open Subtitles | نعم , لقد كنت دائما مسحورة بكيفية صناعة الطاهى لتقريباً كل شىء بلا سكر |
Esmer şekerden hoşlanmıyor musun? | Open Subtitles | أنت هل لا يحبّ ذلك السكّر الأسمر؟ |
...manyaklıkla yaptığı tek şey buydu tabi şekerden yapılmış gökdelen 15 metre çaplı büyüteç ve hiçbiryere çıkmayan yürüyen merdiven hariç. | Open Subtitles | ما عدا المبنى المصنوع من عصيّ الآيسكريم والعدسة المكبرة التي بحجم 50 قدم وذلك المصعد الذي لا يؤدي إلى شيء |