Becerebilirim. Öylece yapılacak bir şey değil bu. | Open Subtitles | يمكنني التعامل مع الأمر ليس عليك القيام بالأمر فحسب |
Bu benim neye inandığımla ilgili bir şey değil. Bu senin itibarınla ilgili. | Open Subtitles | الأمر ليس بشأن ما أُصدّقه، بل بشأن سُمعتُك، |
Hayır, hayır, hayır. Dinle bir, öyle bir şey değil bu. | Open Subtitles | لا، لا، لا، أنصتِ الأمر ليس كما هو بادٍ |
Ama bu doğru değil. Bize haklarını verdiğin bir şeyi çaldığımızı iddia etmekten farklı bir şey değil bu. | Open Subtitles | ذلك ليس أقل شرعية من الإدعاء بأننا سرقنا شيئًا قد أعطيتِ لنا الحق فيه |
- Finn'in yapacağı bir şey değil bu. - Evet, değil. | Open Subtitles | (هذا لا يبدو (فين - كلا، لا يبدو - |
Rastgele bir şey değil bu. Bir tür koda benziyor. Adamımız bu. | Open Subtitles | هذا ليس إنعكاسًا فحسب إنّه نوع مِن الشفرات |
Bilmiyorum. Benim yapacağım bir şey değil bu. Sanki... | Open Subtitles | لا أعلم, أنه لا يُلائمني .. أنه كأن |
Hayır Pete, üçlü seksle ilgili bir şey değil bu. | Open Subtitles | لا يا (بيت) هذا الأمر ليس عن ممارسة جنس ثلاثي |
Sadace ekonomi ile ilgili bir şey değil bu. | Open Subtitles | الأمر ليس مجرد صوت أقتصادي لأي أحد |
Amına koyayım, dostum. 10 bin 20 binle alakalı bir şey değil bu. | Open Subtitles | اللعنة، يا رجل! الأمر ليس بشأن الـ10 أو الـ20 ألف دولار |
Benim yapacağım bir şey değil bu. Sanki... | Open Subtitles | الأمر ليس متوافقا معي وكأنه.. |
Parayla alakalı bir şey değil bu Rhys. | Open Subtitles | الأمر ليس بشأن النقود يا ريس |
Bu yüzden sandığın kadar ortada olan bir şey değil bu. | Open Subtitles | لذا الأمر ليس واضحًا كما تظن. |
Yaralı bir bacakla aynı şey değil bu. | Open Subtitles | الأمر ليس سيان مع قدمِ تؤلم |
Bu öyle bir şey değil. Bu biraz karmaşık. | Open Subtitles | الأمر ليس هكذا إنه معقد |
Beni kovmuşlardı, aynı şey değil bu. | Open Subtitles | لقد طردوني، الأمر ليس سيان |
Bize haklarını verdiğin bir şeyi çaldığımızı iddia etmekten farklı bir şey değil bu. | Open Subtitles | ذلك ليس أقل شرعية من الإدعاء بأننا سرقنا شيئًا قد أعطيتِ لنا الحق فيه |
Bize haklarını verdiğin bir şeyi çaldığımızı iddia etmekten farklı bir şey değil bu. | Open Subtitles | ذلك ليس أقل شرعية من الإدعاء بأننا سرقنا شيئًا قد أعطيتِ لنا الحق فيه |
Hiç Lennox'ın yapacağı bir şey değil bu. | Open Subtitles | هذا لا يبدو من طباع (لينيكس) |
Hiç David'in yapacağı bir şey değil bu. | Open Subtitles | (هذا لا يبدو من شيّم (ديفيد |
Rastgele bir şey değil bu. Bir tür koda benziyor. Adamımız bu. | Open Subtitles | هذا ليس إنعكاسًا فحسب إنّه نوع مِن الشفرات |
Bilmiyorum. Benim yapacağım bir şey değil bu. Sanki... | Open Subtitles | لا أعلم, أنه لا يُلائمني .. أنه كأن |