Ve senin adını okumamıştım. Seninle ilgili hiçbir şey okumadım. | Open Subtitles | و أنا لم أقرأ اسمكٍ أنا لم أقرأ أبداً عنكٍ |
Hayır. Hiçbir şey okumadım. Burada hiçbir şey yoktu. | Open Subtitles | كلا ، أنا لم أقرأ أي شيء لم يكن هناك شيء هنا |
Şüpheciliğimin kusuruna bakma, Lois ancak Su Parkı Tutkunları haftalık dergisinin son sayısında bununla ilgili bir şey okumadım. | Open Subtitles | هم , حسنا , عفوا , لدي شكوكي , لويس. و لكن لم أقرأ حول هذا في المشكلة الأخيرة. عن الحديقة المائية الحماسية الأسبوعية. |
Ama henüz bir şey okumadım. | Open Subtitles | لكني لم اقرأ شيئا |
Burası hakkında bir şey okumadım. | Open Subtitles | لم اقرأ عن هذا المكان |
Kitaplarda bunun hakkında bir şey okumadım. | Open Subtitles | لم اقرأ عن ذلك في كتبي. |
Hiç, hiç öyle bir şey okumadım bile. Bilmiyorsunuz, orada değildiniz. | Open Subtitles | لم أقرأ قط عن أمر مشابه أنت لا تعرفين، لم تكوني موجودة! |
Ama size şunu söyleyebilirim ki şu istatistikten daha korkunç bir şey okumadım: Nüfus artışını sürdürmek için önümüzdeki 50 yılda geçtiğimiz 10 bin yılda yetiştirdiğimizden daha fazla gıda yetiştirmeliyiz. | TED | لكن أستطيع القول أنني لم أقرأ شيئًا مخيفًا أكثر من هذا، وهذه هي الإحصائيات: لكي نواكب أعداد السكان المتزايدة، سنحتاج أن نزرع المزيد من الغذاء على مدار الـ50 سنة القادمة أكثر مما زرعناه على مدى الـ10,000 سنة الماضية مجتمعة. |
Pete, taşınma zamanı geldiğinde, Depo'yu burada tutmaya dair hiçbir şey okumadım. | Open Subtitles | (بيت)، لم أقرأ أبداً شيئاً يتعلق بإبقاء المستودع في مكانه عندما يحين وقت إنتقاله. |
- Çıktığımdan beri hiçbir şey okumadım. | Open Subtitles | لم أقرأ منذ خروجي من السجن |
Nasıl öldüğüne dair bir şey okumadım. Sen biliyor musun? | Open Subtitles | {\pos(190,220)}لم أقرأ بأيّ مكان سبب موتها، أتعلمه؟ |