Genlerimizde Müslüman veya Meksikalılardan nefret etmeye dair hiçbir şey yok. | TED | لا يوجد شيء في حمضنا النووي يجعلنا نكره المسلمين أو الكمسيكيين. |
Korkarım hayır. Bu gece burada yapabileceğimiz bir şey yok. | Open Subtitles | للأسف ، لا لا يوجد شيء يمكننا القيام به الليلة |
Bir şey yok. Bana doğru yürü. Dışarıda birileri var. | Open Subtitles | لا بأس ، فقط تحرك نحوى هناك احداً ما هناك |
- Bir şey yok. Boş. - Belki kaçarken biri görmüştür. | Open Subtitles | لا شئ هناك, انه فارغ ربما هناك من رآه وهو يهرب |
Neredeyse yüzlerce görgü tanığı var, ama burada hiçbir şey yok. | Open Subtitles | كان هناك المئات من الشهود العيّان لكن هنا , تقريبا لاشيء |
Gel de bak seni aptal. Demek bir şey yok ha? | Open Subtitles | بالله عليك , أيها الأحمق لا يوجد شئ فوق سقفك ؟ |
Şimdi çoğunuz nükleer füzyon diye bir şey yok diyorsunuzdur,. | TED | محتمل أن معظمكم يقول: لا يوجد ما يسمى بالإندماج النووي. |
Ama bu küçük düşürücü değil. Küçük düşecek bir şey yok. | Open Subtitles | ولكن الأمر ليس مهين لا يوجد شيء مهين حول هذا الموضوع |
Neden olmasın Yüzbaşı? Bizim için burada bir şey yok. | Open Subtitles | لا أرى المانع يا كابتن لا يوجد شيء هنا لنا |
- Hayır, sağ ol. Benim halledemeyeceğim bir şey yok. | Open Subtitles | ـ لا, شكرا ً, لا يوجد شيء لا أستطيع حلّه |
önemli bir şey yok. her şey yolunda benimle tartışmayı keser misin artık! | Open Subtitles | ليس بالأمر المهم. لا بأس. حسنا, هل يمكنك رجاءً التوقف عن الجدال معي؟ |
Bir şey yok, tatlım. Benim için güçlü olmak zorundasın. | Open Subtitles | . لا بأس يا عزيزتيّ , أُريدكِ أن تكونيّ قويّة |
Ehliyet, parmak izi, tutuklama, hiçbir şey yok. - Seninle gelsem iyi olacak. | Open Subtitles | لا منافسة ، لا رخصة ، لا مطبوعات لا تفويضات ، لا شئ |
Kesin bir şey yok ama darp noktalarından örnek aldım. | Open Subtitles | لا شئ حاسم لكن لكن مسحت عينة من نقاط الصدمة |
Önemli bir şey yok ufak bir kaza, yaralanmış ve | Open Subtitles | لاشيء خطير مجرد حادث سيارة بسيط لكنها جرحت , لذا |
Hayır, yasalarda ara diye bir şey yok, tamam mı? | Open Subtitles | لا ذلك لاشيء في فترات الاستراحة حول اللوائح حسنا ؟ |
- Şu büyük siyah kasada belki? - Hayır, kasada hiçbir şey yok. | Open Subtitles | لعلها فى تلك الخزنة الكبيرة السوداء كلا , لا يوجد شئ فى الخزنة |
Yüzü bandajlı bir adamın yapabileceği fazla bir şey yok. | Open Subtitles | رجل مثلي بضمّادات على وجهه لا يوجد ما يمكنه فعله |
Söylenecek başka bir şey yok. İyi geçti, tamam mı? | Open Subtitles | لا يوجد شئ أخر لأقوله لقد سارت علي ما يرام |
Artık yapabileceğin bir şey yok. Biri görmeden gidelim hemen buradan. | Open Subtitles | لا شيئ يمكنك عمله يجب أن نذهب قبل أن يراكِ أحد |
Endişelenecek bir şey yok. 30 saniye duruyor, sonda kendiliğinden aşağı ineriz. | Open Subtitles | لا شىء يدعو للقلق ، بعد 30 ثانيه سيكمل المصعد نزوله آلياً |
- Söyleyecek bir şey yok. Büyüklüğün bende kalmasından başka. | Open Subtitles | لايوجد شيء كي تقوله إلا ان تقول أني الرجل الأكبر |
İlginç bir şey yok, hiç aşk mektubu da yok. | Open Subtitles | لاشئ مثير هناك, وهو ليس خطاب غرامى على اية حال |
İşimi takip ettik ve yapamayacağımız hiçbir şey yok gibi görünüyordu. | TED | وتابعنا وظيفتي، وبدا لنا انه ليس هناك شيء لانستطيع ان نفعله |
Ama bak, hiçbir şey yok. Belki her konuda yanıldın. | Open Subtitles | ولا شيء كما ترى، ربما كنت مخطئاً بشأن كلّ شيء |
-Bir şey yok. Onu tanıyorum. Sakin ol. | Open Subtitles | لابأس ، أنا أعرفها ، فقط إهدأ اللعنه ـ اللعنة ـ اللعنة |
Yapabileceğim bir şey yok. Yardım etmek isterdim... - ama yapamam. | Open Subtitles | أنا آسف ,ليس هناك ما أستطيع فعلة,أود المساعدة ,لكن لا أستطيع |