Ama benim için yaptığın şeye inanamıyorum. | Open Subtitles | لكنني لا اصدق ما فعلته من اجلي |
Tanrım. Söylemek üzere olduğum şeye inanamıyorum. | Open Subtitles | يا الهى لا اصدق ما اقول |
Bizim için yaptığın müthiş şeye inanamıyorum. | Open Subtitles | انا لا اصدق ما فعلته من أجلنا |
Ben yaptığım şeye inanamıyorum. Bu hâle nasıl geldim, inanamıyorum. | Open Subtitles | لا أستطيع أن أصدق ماذا فعلت لا أصدق ما الذي أصبحت عليه |
Çok nazik yaklaştı. Yapmak üzere olduğum şeye inanamıyorum. | Open Subtitles | كان لطيفاً جداً حيال الأمر لا أصدق ما كنت على وشك فعله |
Ona ''Plastik torbalı Bali'' konuşmasını yaptık ve çok iyi bir insan olduğundan şöyle dedi: (adamın sesini taklit ederek) ''Söyleyeceğim şeye inanamıyorum ama size gümrük ve göçmenlik biriminde imza toplamanız için yetki vereceğim. | TED | وألقينا عليه خطاب "بالي، جزيرة الأكياس البلاستيكية"، وكونه في غاية اللطف. قال، [تقليد صوت الرجل] لا أصدق ما أنا على وشك أن أقول، ولكن سأعطي الإذن بالسماح لكم بجمع التواقيع من خلف مكاتب الهجرة والجمارك. |
Giydiğim şeye inanamıyorum | Open Subtitles | لا اصدق ما ارتدي |
Az önce gördüğüm şeye inanamıyorum. | Open Subtitles | لا أصدق ما رأت للتو |
Gördüğüm şeye inanamıyorum. | Open Subtitles | أنا لا أصدق ما آراه |
Yaptığın şeye inanamıyorum Caitlin. Ameliyatın boyunca uyanık kalmak ayrı şey ama sakar ellerimi yönlendirmek apayrı şey. | Open Subtitles | لا أصدق ما فعلتِه يا (كايتلين) أعني، البقاء واعية خلال إجراء عملية عليكِ |