Hikâye kurgusunda büyüleyici bir şeyler var ki biraraya getirildiğinde, onu duyan kişi tarafından özümsenebilir ve yeniden hatırlanabilir. | TED | هناك شيء ما سحري في تركيبة القصة مما يجعلها عند تجميعها سهلة التلقي ومن ثم التذكر من قبل المُتلقي. |
Açıklamamız gereken şeyler var! Aslında, sana verilen belgeler yanlıştı! | Open Subtitles | هناك شيء نريد إيضاحه , أعطي المستند إليك بطريق الخطأ |
Belli zamanlarda gerçekleşmesi gereken şeyler var. Gerçekleşmelerini sağlamak için buradayım. | Open Subtitles | هناك أمور يجب أن تحدث بوقت محدد، أنا هنا لأظمن حدوثها |
Birçok şey onları meraklandırabilir, ...ama anlayamayacakları bazı şeyler var. | Open Subtitles | انهم رائعون بعدة امور ولكن هناك اشياء لا يفهمونها فحسب |
Burada, Hickory Sokağı'nda bir şeyler var, bu iki ölümün ardındaki göremediğimiz şeyler. | Open Subtitles | هناك شئ ما في طريق هيكوري شئ ما خلف تلك الوفيتان لا نراه |
Orada bana lazım olan şeyler var. Giysiler ve şahsi eşyalar. | Open Subtitles | لدي أشياء هناك أحتاجها ملابس و أشياء شخصية |
Yanlış olan bir şeyler var. Verdiğimizden daha fazlasını çekmiyoruz. | Open Subtitles | هناك شيء ما خطأ، إننا لا نستخرج أكثر مما نغذي |
Bak, bilmem gereken başka şeyler var... ve bu önemli. | Open Subtitles | إسمعي ، هناك شيء آخر يجب أن أعرفه وهو مهمّ |
Bize söylemediği şeyler var ve sen odada olduğun sürece bir şey öğrenemeyiz. | Open Subtitles | هناك شيء لم تقم بإخبارنا به ونحن لن نصل إليه مع وجودك بالغرفة |
Eğer delirmediysem, onda gerçekten çok tuhaf bir şeyler var. | Open Subtitles | إما أكون مجنونة أم أن هناك شيء غريب بتلك الفتاة |
Section 20'deki ekip arkadaşlarıma söylemek istediğim bazı şeyler var. | Open Subtitles | هناك شيء آخر أود أن أقول، لزملائي في القسم 20 |
Dosyada olsa bile mantıksız olan bir şeyler var ama. | Open Subtitles | ،لكن هناك أمور تبقى بدون تفسير .حتّى لو كنتُ كذلك |
Galiba hakkımda hâlâ bilmediğin şeyler var. | Open Subtitles | أعتقد لا يزال هناك أمور عني لا تعرفينها. |
Yani, matematiksel gerçeklik dünyasında bile ispatlanması imkânsız şeyler var. | Open Subtitles | حتى في عالمك الرياضي البحت هناك اشياء لا يكن إثباتها |
İnan ya da inanma burada daha güzel şeyler var. | Open Subtitles | حسنُ، صدقي هذا أو لا. ربما هناك شئ أفضل هنا. |
Kafamda başka şeyler var biliyorsun! | Open Subtitles | لدي أشياء أخرى تشغل بالي أنتِ تعرفين ذلك |
Geldiğin iyi oldu, çünkü içimden atmak istediğim bazı şeyler var. | Open Subtitles | انا سعيد لأنك هنا لان لدي شيء اريد ان اخبرك اياه |
Madem öyle o zaman üzerinde çalışman gereken şeyler var. | Open Subtitles | حسناً، في هذه الحاله هنالك شيء يمكنكِ أن تعملي عليه |
Yine de bu çocuğun içinde yaşanan bir şeyler var. | Open Subtitles | ولكن لا يزال هناك أمر ما يدور بداخل جسد الصبي. |
Ona söylemem gereken şeyler var gitmeden önce fırsatını bulup hiç söyleyemediğim şeyler. | Open Subtitles | هناك شيئ اريد قوله له لم يكن لدي فرصة لقولة قبل ان ارحل |
Evet, ama şu an daha önemli şeyler var cicim. | Open Subtitles | نعم، ولكن هنالك أمور أخرى أكثر أهمية في هذه اللحظة يا عزيزتي |
Sorun değil, yapacağımız başka şeyler var. | Open Subtitles | لاتقلق. لدينا أشياء أخرى يجب القيام بها. |
Zamanımı odun için harcamaktansa, yapacak daha iyi şeyler var. | Open Subtitles | ثمة أمور أفضل أفعلها في وقتي غير جمع الحطب للوقود |
Biliyorsun sizin bu yaptıklarınıza hiç inanmadım ama doğru olmayan bir şeyler var. | Open Subtitles | لم أصدّق أبدًا بأمور الخوارق التي تعملان بها لكن هناك ما يُثير الريبة |
Şu an, sabah kahvelerini aldığın o tuhaf gazete bayiinin geleceği için endişelenmekten çok daha önemli şeyler var. | Open Subtitles | لدي أمور أهم بكثير لأقلق بشأنها الآن أهم من مصير كشك الجرائد السخيف الذي تشتري منه قهوتك في الصباح |
Biraz eski moda olabilirsin ama özel bir şeyler var sende. | Open Subtitles | ربما تكونين طراز قديم نوعا ما لكن هناك شىء مميز بك. |