Bir şeyler yapmam gerekiyordu. Bu kaçmamız için tek şansımızdı. | Open Subtitles | كان يجب علي أن أفعل شيئاً هذة فرصتنا الوحيدة للهرب |
Dikkat çekmek için bir şeyler yapmam gerekiyordu, değil mi efendim? | Open Subtitles | كان عليّ أن أفعل شيئاً لكيّ أبرز. أجل، فعلتُ ذلك، سيدي. |
Zaman geçsin diye bir şeyler yapmam gerekiyordu. | Open Subtitles | نعم,حسناً,كان يجب علي فعل شيء لتقضية الوقت |
İnsanları kaybediyordum. Acilen bir şeyler yapmam gerekmişti. | Open Subtitles | كنت سأخسر أتباعي لذلك كان عليّ فعل شيء بسرعة |
Bu arada bugün orada yaptıklarım, bağırmak falan, genellikle böyle şeyler yapmam. | Open Subtitles | بالمناسبة ، ما فعلته هناك اليوم بالصراخ ، عادة لا أفعل ذلك |
Ama elimden gelen tek şey bu ve bir şeyler yapmam gerek. | Open Subtitles | لكنه الشيء الوحيد الذي أعرف كيف أقوم به، وعلي أن أقوم بشيء. |
- Normalde böyle şeyler yapmam. - Peki nasıl ortaya çıktı? | Open Subtitles | أنا لم أفعل شيئا مثل هذا من قبل ـ إذا كيف سيوقع بك هذا؟ |
Sevgiler Günü'nde bir şeyler yapmam gerek. | Open Subtitles | تعرفين .. انا سوف افعل شيئاً من اجل عيد الحب انا متخوف |
Bir şeyler yapmam gerek. Celene'e zarar verebilir. | Open Subtitles | أنا يجب أن أفعل شىء أنه ربما يؤذى سيلين |
Bir şeyler yapmam gerek ve bunu bizim için yaptığıma güvenmen gerek. | Open Subtitles | يجب أن أفعل شيئاً و أريد أن تثق بأن هذا من أجلنا |
Hâlâ fırsatım varken bir şeyler yapmam gerekiyor. | Open Subtitles | لابد أن أفعل شيئاً طالما مازال في امكاني أن افعل |
Hâlâ fırsatım varken bir şeyler yapmam gerekiyor. | Open Subtitles | لابد أن أفعل شيئاً طالما مازال في إمكاني أن أفعل |
Bir şeyler yapmam gerekiyordu, kaçmamalıydım. | Open Subtitles | من المفترض ان أبقى و أفعل شيئاً ليس من المفترض أن أهرب |
Ama bir şeyler yapmam gerektiğini hissettim. | Open Subtitles | لكني شعرت بأنه يجب عليّ فعل شيء |
Onu durdurmam gerekirdi, bir şeyler yapmam gerekirdi, deyip duruyorum. | Open Subtitles | أشعر أني علي منعه كان علي فعل شيء ولكن |
Sen iyi bir şeyler yapmak üzereyken benim her seferinde suçlanacak bir şeyler yapmam ne büyük tesadüf. | Open Subtitles | أتعرفين، أظنه أمر عجيبا أنك دوما "على وشك" فعل شيء لطيف تماما قبل أن أفعل شيئا تلومينني عليه |
Ben öyle şeyler yapmam. Onlar etrafta dönüp duruyor. | Open Subtitles | أنا لا أفعل ذلك أصدقائي يحبون العبث في المنطقة |
Bu çılgınlık çünkü ben böyle şeyler yapmam. | Open Subtitles | وهذا جنون لأنكم لو كنتم تعرفوني فأنا لا أفعل هذا |
Üstüme geliyordu. Güvenini sağlama almak için bir şeyler yapmam gerekti. | Open Subtitles | لقد كان يهددني، كان علي أن أقوم بشيء لأحافظ على ثقته |
Ama bir şeyler yapmam lazım, yoksa seni listemden silemem. | Open Subtitles | لكن يجب أن أفعل شيئا ً لا يمكنني شطبك من قائمتي |
Sonra morga giden şu ceset torbalarını gördüm ve bir şeyler yapmam gerek gibi hissettim. | Open Subtitles | ولكن بعدها رأيت اكياس الجثث ذاهبة الى المشرحة وانا احسست مثل يجب ان افعل شيئاً |
Bir şeyler yapmam gerekiyordu. | Open Subtitles | -أعرف أنى كان لابد أن أفعل شىء |
Benim bir şeyler yapmam gerekecek. | Open Subtitles | على الأرجح سيتعيّن علي فعل شيءٍ ما |
Gwen'le evlenmek, Arthur'un kaderi. Bu konuda bir şeyler yapmam gerekmez mi? | Open Subtitles | (إنهُ قدرُ (ارثر) ان يتزوجَ (غوين - وهل عليَ ان افعلَ شيئاً بشأن هذا؟ |