Yok. Bunu görmüştüm. Fazla şiddet dolu. | Open Subtitles | لا لقد رأيت هذا مسبقا إنها عنيفة بعض الشىء |
Size şiddet dolu bir bilgisayar oyunu olduğunu, onu bedava oynayabileceğinizi ve onun aslında bir oyun değil de gerçek hayat olduğunu söylesem? | Open Subtitles | ..ماذا لو كان هناك لعبة فيديو عنيفة ..يمكنكم لعبها مجاناً بالإضافة لكونها حقيقية وليست لعبة على الإطلاق |
Bu ifade, bu kadar şiddet dolu bir cinayete uygun düşmüyor. | Open Subtitles | اذن ,هذا لا يتناسب مع كونها جريمة عنيفة. |
Bu Donovan'ın satacağın evin sahibinin yani, geçmişi şiddet dolu. | Open Subtitles | هؤلاء التي أنت بصدد أن تبيعهم منازل، لديهم تاريخ عنيف. |
Aklımdan ne geçiyordu bilmiyorum. Her şey şiddet dolu ve gerçek dışı görünüyordu. | Open Subtitles | أنا لم أعرف ما الذي مر به ذهني كل شيء بدا عنيف وغير واقعي |
Aklınla olan sorunlarını ve şiddet dolu geçmişini gayet iyi biliyorum. | Open Subtitles | أعرف بشأن كل مشاكلكِ العقلية وتاريخكِ العنيف |
Günde 14 saat boyunca küçük karanlık bir odada şiddet dolu imgelerle kapalı kalmak büyüleyiciyse, evet. | Open Subtitles | ان اردت ان تقول عن دوام 14 ساعة يوميا محشورا في غرفة صغيرة و مظلمة محاطا بالصور العنيفة |
Çünkü hatırlıyorsunuzdur, herhangi bir eğitimim yoktu doğru dürüst okuyamıyordum, şiddet dolu bir yerde büyümüştüm insanların çoğunlukla ne kadar iyi kavga ettiğin, çaldığın ya da topluma zarar verdiğin ile ilgilendiği bir yerde. | Open Subtitles | لانني لم اتلق التعليم الجيد ولم اتقن حتى القراءة واتيت من بيئة عنيفة والاهتمام انذاك كان في قوة الشاب للعراك |
Ama refahınız ve sıhhatinizle değil, servetinizle ilgilenen bir adam tarafından şiddet dolu, çirkin bir ortamda büyümek, hiç yoktan iyi değildir. | Open Subtitles | لكن أن يتربى المرء في بيئة عنيفة وشريرة على يد رجل يهتم بثروة المرء أكثر مما يهتم براحته وسعادته ليست أفضل من لا شيء. |
Acımasız ve şiddet dolu bir adalet peşinde. | Open Subtitles | وهو، رؤية عنيفة وحشية من العدالة، |
Kimi Mandinkalar Avrupa'nın silah ve altınıyla yozlaşıp köleler için şiddet dolu bir pazar yarattılar. | Open Subtitles | بعض المانديغيين طالهم الفساد بالأسلحة والذهب الأوروبي، منشيءين سُوقاً عنيفة للرِق... |
Aslında şiddet dolu olduğu için sen de seversin. | Open Subtitles | كنت أود كرانك. بسبب أنها عنيفة |
Bu günlerde haberler hep şiddet dolu. | Open Subtitles | إن الأخبار صارت عنيفة جدًا هذه الأيام |
Karşılaştığı şiddet dolu durumda Lindsey'nin duygusal tepkisi ve seçtiği sözcükler, bize şunu düşündürüyor... | Open Subtitles | الكلمات التي اختارت ان تقولها في موقف عنيف بقدر التي واجهته يشير بقوة |
Sadece zarar istediğinden değil bir de şiddet dolu titreşimlerin sabit olarak değişmesini sevdiği için. | Open Subtitles | ليس لأنه يتمنى الأذى ولكنه لأنه يبدو كتذبذب عنيف يُغير الثابت |
Şimdi, dışarıda aklı başında olmayan, kim olduğunu kendisine söylediğim, şiddet dolu bir polis var. | Open Subtitles | لدينا شرطي عنيف .. غير مستقر و الشخص الذي أخبر عنه |
Bulacağı şey, orada şiddet dolu şeylerin yaşanmış olduğuna dair kanıt olabilirdi. | Open Subtitles | ما وجده يمكن أن يكون دليلا غلى حدوث شيء عنيف هناك |
Zararsız görünebilir ama inanın bana şiddet dolu bir geçmişi var. | Open Subtitles | ،قد يبدو غير مُؤذي ،ولكن صدقيني .لديه تاريخ عنيف جدًا |
Dünya'nın şiddet dolu geçmişinin muhteşem hikayesiyle tüm bağlarımız kopmuştu. | Open Subtitles | نحنُ محرومونَ تماماً من القصة العظيمة لماضي الأرض العنيف |
Yaralı yüzü, şiddet dolu geçmişinin kanıtıdır. | Open Subtitles | وجهه المندوب دليلٌ على ماضيه العنيف |
Aradaki fark ise, benim dünyamda o şiddet dolu arzuların asla gerçekleşmeyeceğini biliyordum. | Open Subtitles | الفرق هو بعالمي أعرفُ بأن هذه الرغباتِ العنيفة لن تحدثُ مطلقاً بالحقيقة. |
Anlarsın, çocuklarımın doğum gününü bile hatırlamıyorum ancak şiddet dolu, ruh kemiren olaylar beynime kazınıyor. | Open Subtitles | تعرفين لا يُمكنني تذكر تواريخ ميلادأبنائيلكن.. الأحداث العنيفة المريعة تحفر بذاكرتي |