Ağzı sürekli dolu olmasına rağmen annenin hiç şikayet ettiğini duymadım. | Open Subtitles | لم أسمع أمك تتذمر من ذلك, مع العلم أن فمها كان ممتليء حينذاك |
Bonfile için şikayet ettiğini hiç duymadım. | Open Subtitles | لم أسمعك تتذمر قط من شرائح الأضلاع |
Sadece gülüyorum onun sürekli şöyle zırıldayıp şikayet ettiğini düşününce: | Open Subtitles | أعني، أنني أضحك أفكر بشأن تذمره معظم الوقت ينوح و يشتكي: |
Mağaza müdürü, hırsızın önceki geceki dolu fırtınasından şikayet ettiğini de hatırladı. | Open Subtitles | تذكر المدير أن الرجل كان يشتكي من عاصفة برد الليلة السابقة |
Senin kaç kez New England erkeklerinin sahip olduğu kısıtlı imkanlardan şikayet ettiğini duydum? | Open Subtitles | ..كم مره سمعتك تشتكي من ضَعف رجال إنجلترا الجدد ؟ ؟ |
Loelia şikayet ettiğini söyledi. | Open Subtitles | قالت لوليا بأنكِ تتذمرين |
"306 numaradaki kiracının hiç şikayeti yoktu kimsenin de ondan şikayet ettiğini görmedim. | Open Subtitles | *فى الشقه رقم 306, ولم يشتكى منه أحد أبدا *إنه أفضل مستأجر قابلته* |
Geceleri uyuyamadığı için şikayet ettiğini biliyordum. | Open Subtitles | . أنا أعلم أنها اشتكت من عدم قدرتها على النوم في الليل |
Dostum, niye şikayet ettiğini anlamıyorum, tamam mı? | Open Subtitles | يا صاح ، لا ادري ما الذي تتذمر منه |
Niye şikayet ettiğini anlamıyorum. | Open Subtitles | لا أعلم على ماذا تتذمر |
Neden şikayet ettiğini anlayamıyorum. | Open Subtitles | لا يمكنني أن أتخيل مما تتذمر |
- şikayet ettiğini duymadım. | Open Subtitles | لم اسَمعك تتذمر. |
şikayet ettiğini duymak istemiyordum. Nasıl gidiyor, Billy? | Open Subtitles | لا أريد سماعك تتذمر كيف حالك يا (بيلي)؟ |
Stoner şikayet etti ama aslında neden şikayet ettiğini kendi de bilmiyor çünkü ona hiç dokunmadım. | Open Subtitles | ستونر" اشتكى" لكن بصفة عامة إنه لا يعرف لما يشتكي لأنني لم ألمسه من قبل |
Grayson'ın şikayet ettiğini duymuyorum. | Open Subtitles | -لم اسمع جريسون يشتكي . |
Random House'un şikayet ettiğini hiç görmedim. | Open Subtitles | -يبدو أنّ (راندوم هاوس) لا يشتكي . |
Kazandığımda iyi tabi. O zaman hiç şikayet ettiğini duymadım. Şimdi de şikayet etmiyorum. | Open Subtitles | دومًا يكون في صالحي عندما ألعب، ولا أسمعك تشتكي وقتها. |
Neyse, neden şikayet ettiğini anlamadım. Kendi payımı ödüyorum. | Open Subtitles | لا أعلم مما تشتكي لقد دفعت نصيبي |
Dün gece şikayet ettiğini duymadım. | Open Subtitles | لم أسمعها تشتكي ليلة أمس. |
Açıkçası neden bu kadar çok şikayet ettiğini... | Open Subtitles | .. حقاً، لا أدري لِمَ تتذمرين |
306 numaradaki kiracının hiç şikayeti yoktu kimsenin de ondan şikayet ettiğini görmedim. | Open Subtitles | لم أسمع شكوى واحده من المستأجر* *فى الشقه رقم 306, ولم يشتكى منه أحد أبدا |
Ve sonra O'nun beni Toby'ye şikayet ettiğini öğreniyorum. | Open Subtitles | و اتضح الآن أنها اشتكت مني لـ(توبي) |