Onlar bunu yapmak için değil, para kazanmak için kuruldular. | TED | بطبيعة الحال، هذا لا ياتي بشكل طبيعي للشركات المتعددة الجنسيات |
Ona şunu söylemek istedim ki size de bunu söylemek istiyorum, hastalıkların bizi hayallerimizden uzaklaştırmasına izin vermekten vaz geçmeliyiz. | TED | وارغب بأن اقول لها .. وأرغب بأن اقول لكم علينا أن لا نسمح للأمراض .. بأن تقوضنا عن تحقيق أحلامنا |
Henüz bunu kendim dener miyim bilmiyorum ama, bu uygulama mevcut. | TED | لا أعرف إن كان علي تجربة ذلك، لكن هذا متاح الآن. |
Elimizde çok fazla bilgi var; bunu nasıl düzenleyeceğimizi bilmiyoruz. | TED | لدينا الكثير من المعلومات, نحن لا نعرف كيف نبدأ بترتيبها. |
Ancak diliniz ve kültürünüz bunu yapmanız için sizi eğitiyorsa bunu yapabilirsiniz. | TED | لا: لوكانت لغتك وثقافتك تدربك على ذلك، حقيقةً، ستتمكن من فعل ذلك. |
Onu unutamayız. Ben bunu, ülkenin tarihindeki en büyük tekil harcama olarak tanımladım. | TED | لا يمكننا أن ننسى ذلك. قمت بتعريف هذا كأكبر نفقات في تاريخ البلاد. |
Bunu hiç anlamadım, bunu hiç anlamadım çünkü; herkes bilir ki; eğer çiftçilik yapıyorsan, ekinleri Temmuz ve Ağustos'ta ekmezsin. | TED | لم أتمكّن أبدا من فهم ذلك، لأنّه من المنطقيّ إن كنت مزارعا، لا تقوم بزراعة المحاصيل شهر يوليو و أغسطس. |
Sonuçta eğer seçimler yolsuzluğun ilacıysa, nasıl oluyor da bu ülkeler bunu düzeltemiyor? | TED | إذن، إن كانت الانتخابات هي علاج الفساد، لماذا لا تستطيع تلك الدول معالجته؟ |
Babam bunu hiç giymedi, yani benim neden giymem gerektiğini anlayamıyorum. | TED | لم يرتديها والدي مطلقاً لذلك لا أرى أي داع لكي أرتديها |
Belki bir ya da iki aykırı kişinin dışında bunu öneren yok. | TED | لا أحد, بإستثناء شخص أو إثنين من الأشخاص الغريبة يقترحون هذا حقا. |
Bu yüzden bunu söylüyorum. Söylüyorum çünkü, tekrarlayayım, iyi bir neden için değilse hiçbir şey var olamaz. Güzel rüyamızın, bu uygarlığın nedeni. | TED | لهذا السبب أنا أقول ذلك. أقول ذلك ، لأنه، وأكرر، لا شيء موجود إذا لم يكن لسبب وجيه، سبب حلمنا الجميل، لهذه الحضارة. |
Şimdi bu okul sistemini ücretsiz olarak dünyaya yaymak için çalışıyorum ve fark ettim ki çok ilginçtir, kimse bunu bedavaya istemiyor. | TED | الأن أعمل على جعل هذا النظام المدرسي المجاني متاحا للعالم و لقد وجدت بشكل مثير للاهتمام أن لا أحد يرغب فيه مجانا. |
Ve söyleyeceğim diğer bir şey olarak, kızların ve kadın sesini çıkarması güzel, varlıklarını gösteriyorlar, ama bunu tek başımıza yapamayız. | TED | وهناك شيء آخر أودّ أن أقوله هو أن أصوات الفتيات وأصوات النساء جميلة إنهن هناك ولكن لا يمكننا فعل هذا لوحدنا |
Bunu açıklamak için çok da kuantum mekaniğine ihtiyaç yok. | TED | إنه حقاً لا يتطلب الكثير للشرح على غرار ميكانيكا الكم. |
Çoğu insan bunu bilmez ama ton balıkları sıcak kanlıdır. | TED | العديد لا يعلم ذلك لكن التونة من ذوات الدم الدافئ |
Bugünün liderleri olmak için eğitiliyoruz, sıradan bir ders kitabı bunu yapamaz. | TED | يتم تعليمنا لنصبح قادة الحاضر، شيء لا تقدر على تأديته المناهج والكتب. |
Pratikte bunu yapabilmek için birkaç yıla daha ihtiyacımız var ama hâlen günde 1000 çocuk sıtmadan hayatını kaybediyor. | TED | في الواقع، لا يزال أمامنا بضع سنوات قبل تحقيق ذلك لكن حتي الآن، يموت 1,000 طفل يومياً بسبب الملاريا. |
Sana bunu söylediğim için üzgünüm ama bu başarılı değil. | TED | أنا آسف لإخبارك بهذا، ولكنني لا أعتقد أن منتجك ناجح. |
Kültürel olarak, ailesine ekmek getirmesi bekleniyor, ama o bunu yapamıyor. | TED | حسب العرف، يتوقع منه أن يعيل أسرته، لكنه ببساطة لا يستطيع. |
Bunu sadece iyi veya kötü bir politika olarak görmezsiniz. | TED | فسترونه كشيء لا يقتصرُ فقط حول سياسة جيدة أو سيئة. |