- Sorun değil mi? - O ne yaptığını bilir. | Open Subtitles | حسناً ، أنه حصان البحر ، لكن لا بأس بذلك |
- Sorun değil. - Sen bir çaresine bakarsın. Unutma, tamam mı dostum? | Open Subtitles | لا بأس أيها الرجال لكن لا تنسوا, حسنا ايها الرجال؟ |
- Sorun değil. O gerçek değil. - Gerçek görünüyor. | Open Subtitles | لا بأس , إنه ليس حقيقي يبدو لي حقيقياً , حقيقي للغاية |
- Aslına bakarsan, hayır. Biz de tam... - Sorun değil, gerçekten. | Open Subtitles | فى الحقيقة , نحن كنا على وشك الذهاب لا مشكلة فى الواقع |
- Sorun değil burada olmana çok sevindim. | Open Subtitles | لا عليك.. أنا مسروره لأنك هنا أوه يا إلهى |
- Sorun değil. Önemli değil. - Evet, su lütfen. | Open Subtitles | لا بأس , لا بأس , بعضا من الماء نعم , بعض الماء |
- Sorun değil. Çantanı aramaları için birilerini göndeririz. | Open Subtitles | حسنًا، لا بأس الآن، يمكننا إرسال شخصًا لإيجاد حقيبتكِ |
- Sorun değil. - Babanı ziyarete gideceğin için üzüldüm. | Open Subtitles | لا بأس بهذا، أنا آسف لأنكِ ستذهبين لزيارة والدكِ. |
- Sorun değil. Hâlâ kızgın ama düzelecektir. | Open Subtitles | لا بأس لا يزال غاضباً، لكنه سيرضى في النهاية |
- Kusura bakmayın Bay Başkan. - Sorun değil. | Open Subtitles | ـ آسفة، سيدي الرئيس ـ لا تتأسفي ، لا بأس |
- Herkese anlatacak. - Sorun değil, büyük ihtimal en iyisi bu. | Open Subtitles | سيقوم بإخبار الجميع لا بأس بذلك, لعل ذلك سيكون لصالحنا |
- Sorun değil. | Open Subtitles | حقاً لا بأس. ما هو شعورك تجاه وجود إسمك على كل شيء؟ |
- ...ama Ducky burada olduğunu söyledi. - Sorun değil. Her şey yolunda mı? | Open Subtitles | ولكن داكى قال أنك ستكون هنا لا بأس,هل كل شئ بخير؟ |
Bu hızlı atmak için değil, doğru atmak için. - Oh, oh, oh. - Sorun değil, sorun değil. | Open Subtitles | لا أريدهم أن يرموا بقوة أريدهم أن يوجهوا رميهم لا بأس |
- Sorun değil kardeşim. - Bu bizim krallık bayrağımız. | Open Subtitles | ـ أجل، أخي، لا مشكلة ـ هذه هي رايتنا السيادية |
- Sorun değil. Belki de görev sırasında yaralandınız ve farkına varmadınız. | Open Subtitles | لا مشكلة,أعلم بأنك انشغلتي بعملك لدرجة أنك لم تلحضي الوقت. |
- Sorun değil, sen hazırlanırken ben konuşurum. - Olmaz. | Open Subtitles | لا عليك سوف اتحدث اليك بينما ان تستعدي لا - |
- Sorun değil... yatak odası zaten hazırdı. | Open Subtitles | كان منزلك قريب. انها على ما يرام. لقد حصلت غرفة النوم التي تحققت بالفعل. |
- Acayip karışık bir kadınsın. - Sorun değil. Büyütecek bir şey yok. | Open Subtitles | أنت إمرأة محيرة هذا صحيح ، هيا إنها ليست مشكلة كبيرة |
- Gelebildiğine sevindim, ahbap. - Sorun değil. Yemekler güzel görünüyor. | Open Subtitles | ـ شكراً لقدومكم ـ لا مشكلةَ يا ، رجل. |
- Sorun değil, senin hatan değildi. - Başka şansım yoktu. | Open Subtitles | لا توجد مشكلة ، إنه ليس خطئك لم أملك خياراً آخر |
- Sorun değil. Tüm bunlardan vazgeçmene müsaade edemem. Fatty Arbuckle şu sandalyede gergin bir şekilde hakkındaki kararı beklemiş yahu. | Open Subtitles | انه بخير لااستطيع ان تستطيع ان تترك كل هذا ينتظر بفارغ الصبر صدور الحكم عليه |
- Sorun değil. Hadi. - 159 Southvillage. | Open Subtitles | لا يوجد مشكلة, هيا انا فى 159 القرية الجنوبية لا |
- Sorun değil. Biraz soluklanabiliriz. | Open Subtitles | أنا آسف، جيس لا باس يمكننا أن نأخذ استراحة |
- Sorun değil, başka zamana yazalım. | Open Subtitles | حسنا، لامشكلة يمكننا تعديل الموعد في الواقع لايمكننا |
- Çok korkunçtu. - Sorun değil. Ben yanındayım. | Open Subtitles | ـ اوه كان فضيعا جدا ـ لابأس انا هنا الان |
- Sorun değil henüz eve gitmek istemiyorum. | Open Subtitles | لا عليكِ لا أريد حقاً أن أعود للمنزل بعد |
- Sorun değil. | Open Subtitles | لا بئس. |
- Sorun değil. | Open Subtitles | هوّني عليك. |