ويكيبيديا

    "-- çünkü" - ترجمة من تركي إلى عربي

    • لأن
        
    • لأنه
        
    Bu yüzden afet robot teknolojisi üzerinde çalışıyorum -- çünkü robotlar afetlerin daha hızlı geçmesini sağlayabilir. TED وهذا هو سبب تقديمي لروبوتات الكوارث؛ لأن الروبوتات يمكن أن تجعل الكارثة تزول بشكل أسرع.
    Ama hemen değil -- çünkü diğer mücadelemiz kural tanımaz ve duyarsız üçüncü taraf şirketlerle. TED ولكن ليس بهذه السرعة لأن المعركة الاخرى التى نحن بصددها هى ان الطرف الثالث شركات الإنترنت غير ملتزمة وغير متجاوبة
    Ama sonra, düşününce, çok belirgin -- çünkü milliyetçiliğin, iklim değişikliği için bir çözümü yok. TED لكن بعد ذلك، عندما تفكر بالأمر، يبدو واضحاً لأن الوطنية ليس لها حل للتغير المناخي.
    10 yıl sonra, inşaat sektöründeki yoğunlaşma hem iş, hem de güvenlik sağlamış olur -- çünkü gençler iş sahibi olmuştur -- ve altyapı tekrar kurulmuştur. TED أنه بعد عشر سنوات ، التركيز على قطاع الإنشاءات يكون قد وفر الأثنان الوظائف وعليه، الأمان لأنه الشباب سيجدون وظائف وتكون قد أعدت ترميم البنية التحتية
    Nana'nın "bunu bilince ne işe yarayacak" sorusuna gelince -- çünkü günlük hayatta bunu bilince yapabileceğiniz çok fazla şey var, özellikle buzdolabında yumurtanız varsa -- çok daha derin bir cevap var. TED رداً على سؤال جدتي بخصوص ما يمكننا فعله عندما نعرف ذلك لأنه هناك العديد من الأشياء في الحياة اليومية التي يمكنك فعلها عندما تعرف ذلك، خصوصاً إذا كان عندك بيض في الثلاجة هناك إجابة أعمق بكثير.
    Belki size farkın ne olduğunu göstermek için hızlıca bir şeyler gösterebilirim -- çünkü, bu çok ufak bir fark. TED وربما إذا أمكن لي أن أقدم لكم عرضا سريعا لإظهار مدى الفرق -- لأنه أعني انه بديهي جدا
    Filmi gösteriyordum, ne İsrail'de filmi izledikten sonra nasıl mahvedildiğini hatırlıyorum -- çünkü bu sadece barış günü, hiç bir anlamı yok. TED كنت اعرض لهم الفلم اذكر انني كنت في اسرائيل وارى الفكرة مذبوحة تماما من قبل بعض الشباب الذين شاهدو الفلم وخلصوا لأن مجرد يوم واحد للسلام ولا يعني شيئا
    ve gerçekten dinleyen -- çünkü tüm ihtiyacımız bu -- bir erkek gösterin, size çok çalışma yapmış bir erkek göstereyim. TED لكنه يسمع -- لأن ذلك هو كل ما نحتاجه -- سأريكم رجلا قام بأعمال كثيرة.
    İksinin ortaklıklarını izledim -- çünkü annem gerçek bir eş, ortaktı. TED وراقبت الشراكة... لأن أمي كانت شريكة حقيقية.
    Ve sebep olacağı azıcık ıstırabı, kıyasladığımda -- çünkü telefonuna bakıp aslında Farmville’de küçük bir problemi olduğunu gördüğümde bu biraz utanç verici olacak -- bu benim telefona bakmamın değeri karşısında hiçbir şey olmayacak. TED وبالمقارنة مع الضرر البسيط الذي ستسببه -- لأن الوضع سيكون محرجاً عندما أتفحص هاتفه المحمول وأكتشف أن لديه إدمانٌ على لعبة Farmville وكل تلك التفاصيل التي ظهرت بمجرد النظر إلى هاتفه.
    Ve bu iki genç çiftçi, şimdi onlar kızlar -- çünkü ebeveynleri HIV ve AIDS'ten öldüler -- eğitimli bir tarım uzmanı ile konuştular. TED و هاتان المزارعتان الصغيرتان-- هن فتيات عاملات لأن والداهما توفيا من الHIV و الإيدز -- وهم يتناقشون مع مهندس زراعي متمرس.
    Ancak yatay doğrultuda sürdürülebilmesi için -- çünkü bu projeler, bu sistemler bizim gerçekleştireceklerimiz -- ayrıca dikey doğrultuyu da geliştirmeye ihtiyacımız var: besin sistemi, yüksek eğitim seviyesi, araştırma ve geliştirme, endrüstriler, teknolojiler, uygulamalar için bu teknolojileri üretmek, ve nihai olarak pazarlar. TED ولكن لكي نحافظ علي ا لخط العرضي لأن هذه هي المشاريع، و النظم التي سنحققها ونحتاج ايضا ان نطور الخط الرأسى نظام يحافظ علي مستوي عالي في التعليم, البحث و التنمية الصناعات, التكنولوجيات للتطبيق و اخيرا الاسواق.
    Bunu dört kaynak anlattı. Cambridge'de veba salgını olduğunda ve annesinin çiftliğine gittiğinde -- çünkü üniversite kapanmıştı -- ağaçtan yere düşen bir elma gördü ya da başına ya da başka birşey. TED حكاها أربعة أشخاص. وذلك عند إصابتهم بالطاعون في كمبيردج، وذهب لمزرعة والدته-- لأن الجامعة كانت مغلقة-- رأى تفاحة تسقط من الشجرة، أو على رأسه أو شئ ما.
    (Gülüşmeler) Dikkatinizi sadece ona vermek istemezsiniz -- çünkü pek çok insan anladı ve kitapla ilgili olarak kibardılar. TED (ضحك) ما أريد قوله، هو أنني لا أريد التركيز-- لأن الكثير من الناس يفهم وكان انطباعهم جيد فيما يتعلق بالكتاب.
    Kadın fizyolojisi hakkında söylediğimiz şeylerden biri -- çünkü dediğim gibi, kadınlar ve kalp hastalığı hakkında konuşuyor olsak bile, kadınlar, ortalamada, erkeklerden daha uzun yaşar -- kadın fizyolojisinin sırlarının keşfetmek ve anlamak erkeklere ve kadınlara yardımcı olacak. TED أحد الأشياء التي نعتقدها حول كل هذا الطب الأنثوي لأنه مرة أخرى، على قدر حديثنا عن مرض القلب لدى النساء في المتوسط النساء يعشن أطول من الرجال أحد هذه الأشياء هو أن الكشف عن أسرار الطب الأنثوي وفهمه سيساعد النساء والرجال
    Bu konuda hoşuma giden ise, herşey sonunda sokaktaki düz bir yüzeye, bir tornavidaya ve kontak başlarını temizlemek için bir diş fırçasına -- çünkü kontak başlarında çoğunlukla toz olur -- sahip olan bir adama ve bilgiye geliyor TED ولكن ما يعجبني في هذا أنها تتلخص في وجود شخص في الشارع لديه مساحة صغيرة مسطحة ومفك براغي، وفرشاة أسنان لتنظيف رؤوس الاتصال- لأنه غالبًا ما تتعرض رؤوس الاتصال إلى الغبار-- ويحتاج أيضا المعرفة.
    Ve size anlatmaya çalıştığı şey şudur ki, eğer diğer canlıları da toprağı da dikkate alırsanız, ki bu perspektiften ötesi gerekli değil, -- çünkü burada o çitler haricinde bir teknoloji yok, malum, çok ucuz bir şey, ve kısa bir sürede Afrika'nın her yanında bundan kurulabilir -- ve böylece, dünyadan ihtiyacımız kadar gıdayı temin edebiliriz, ve aslında dünyamızı bu süreçte iyileştirebiliriz. TED وما يخبركم به أنكم إن وضعتم حسابا للفصائل الأخرى ضع حسابا للتربة التي هي لا شيء سوى فكرتها لأنه لا تقنية هنا سوى هذة الأسوار التي من الممكن تعلمون إنها رخيصة وقد تكون في أفريقيا في وقت قصير أنه بإمكانك بإمكاننا أن نأخذ الطعام الذي نحتاج من الأرض ونعالج الأرض في طريقنا
    Eğer doğru değilse -- çünkü en basit şeklinde düşünmemize rağmen oldukça karışık bir düzenek -- o zaman Higgs parçacıklarının görevini yapan şey her neyse BHÇ'de ortaya çıkmalı. TED و اذا لم تكن صحيحة -- لأنه آلية معقدة الى حد بعيد، على الرغم من انها ابسط ما امكننا ان نفكر فيه -- فأيا كان ما تفعله وظيفة جسيمات هيجز علينا الان ان نظهره فى مصادم الجسيمات العملاق.
    Tüm yeşil hayalimiz -- çünkü artık kârlı olabilir. TED كل ما يحويه الحلم الاخضر -- لأنه يمكن أن يكون مربحاً .
    Hiçbir şey okuyamadım - sanki hiyeroglif -- çünkü Kanji idi, yani Japonca'ya adapte edilmiş Çince karakterler. TED لم أتمكن من قراءة أي من ذلك --كان يمكن أن تكون, الهيروغليفية المصرية القديمة ، -- لأنه كان كانجي ، حروف صينية تم تكييفها إلى اللغة اليابانية.
    Birden anladım -- çünkü o da işin içinde. Open Subtitles وأكيد لأنه متورط

    الكلمات والعبارات الأكثر شيوعا

    عربي-تركي: 10k، 20k، المزيد | تركي-عربي: 10k، 20k، المزيد