Öldürmediğin birini neden gömdüğünü açıklamak, kazara öldürüp, gömdüğünü açıklamaktan daha zor olur, değil mi Kaptan? | Open Subtitles | سيكون عليك جهد أكبر في شرح أمر جثة لم تقتلها و تدفنها من جثة قد قتلتها عرضيا و دفنتها ، صحيح ، أيها الكابتن؟ |
Tarih, olayların neden olduğunu açıklamaktan ibarettir. | Open Subtitles | التاريخ هو شرح لماذا تحدُث الأشياء |
açıklamaktan üzüntü duyarım ki elimizdeki bilgiler yetersiz. | Open Subtitles | يؤسفني أن أعلن أن الدليل الذي لدينا غير حاسم |
açıklamaktan gurur duyarım ki yakın zamanda kızarmış tavuk restaurant zinciri açacağım. | Open Subtitles | يسرنى ان أعلن أننى سأعمل على إفتتاح سلسلة مطاعم للفراخ المحمرة |
Bu Cumartesi, Howdy's ve Natesville Turpları'nın, KBS'ye karşı savaşta geleneksel 1K yürüyüşüne beraber sponsor olacaklarını açıklamaktan şeref duyarım. | Open Subtitles | انا فخور لأعلن ان هذا السبت "هودي" سيترأس فريق "ناتسفيل" لرعاية مسيرة الألف كيلو السنوية لمحاربة "م ق ع". |
Ekipmanlarımız hakkında bilmek istediğiniz birşey olursa size açıklamaktan memnuniyet duyarım. | Open Subtitles | إذا كان هناك أي شيء كنت ترغب لمعرفة معداتنا وسأكون سعيدا لشرح ذلك لك |
Sahip olduğum şeyi açıklamaktan vazgeçtiğimizi sanıyordum tatlım. | Open Subtitles | أظننا إنتهينا من محاولة شرح ما يحصل لي |
Kendimi açıklamaktan bıktım artık. | Open Subtitles | انتهيت من شرح نفسي. |
İsterim ama bizim arabayı kullanamayız, Lina çocuklara kokuyu açıklamaktan bıktı. | Open Subtitles | اريد لكن لا نقدر ان نستخدم العربة مجددا (لينا) تعبت من شرح الرائحة للاطفال |
Sen durumu açıklamaktan bahsediyorsun. | Open Subtitles | حينما تتحدث عن شرح الوضع |
Her şeyi açıklamaktan bıktım. | Open Subtitles | سئمت من شرح كل شيء. |
Bu, Bay Lee'yi Buda'nın evlilik yıl dönümü yüzünden... işlerin ne kadar yavaşladığını açıklamaktan kurtaracak. | Open Subtitles | سأوفر على السيد (لي) شرح مدى سوء وضع العمل... بسبب عيد زواج (بوذا) |
Şimdi de O.S.S.'nin yeni başkanını açıklamaktan gurur duyuyorum. | Open Subtitles | الآن انه من دواعي سرورى ان أعلن المدير الجديد لمنظمة التجسس السرية |
Bayanlar ve baylar, Birleşik Devletler ve müttefiklerine karşı işlemiş olduğunuz önemli suçlardan dolayı tutuklandığınızı açıklamaktan memnunum. | Open Subtitles | أيها السيدات والسادة يسرني أن أعلن بأنكم جميعاً موقوفون لأرتكاب جرائم ضد الولايات المتحدة وأشياء أخرى |
Bugünden geçerli olarak, Kuzey California'daki işlerinin bitmiş olduğunu açıklamaktan mutluluk duyuyorum. | Open Subtitles | إذا تحرّكوا ، أقتلهم لذا، أنا سعيد لأن أعلن عن هذا اليوم الفعّال تجارتهم فى جنوب كاليفورنيا ، إنتهت |
Mevcut durumu değerlendirdiğimde, şu andan itibaren Başkanlık için aday olduğumu açıklamaktan başka bir yol göremiyorum maalesef. | Open Subtitles | حسب المعطيات الحالية , أخشى أنه لا يوجد لدى أي بديل لكنى أعلن إبتدائاً من الآن.. إننى مرشح للرئاسة |
En iyi kostüm yarışmasının kazananını açıklamaktan memnuniyet duyarım... | Open Subtitles | ...شكراً يسعدني أن أعلن ...أن الفائز في مسابقة أفضل زي تنكري هو |
Bu sene, mezuniyet törenimize... özel bir ekleme yapıldığını da açıklamaktan gurur duyuyorum... | Open Subtitles | ...هذه السنة, الفخر لي ...بأن أعلن عن إضافة خاصّة لأحتفاليتنا هذه |
Martin Ailesi'ne yeni bir üyenin katıldığını açıklamaktan gurur duyuyorum. | Open Subtitles | أنا فخورة لأعلن أن هناك إضافة جديدة لعائلة (مارتن) |
Bass Şirketlerinin, bana asla vazgeçmemeyi hatta ölümde bile vazgeçmemeyi öğreten adamın yani babam Bart Bass'in dönüşüyle, artık gerçek bir aile işi olduğunu açıklamaktan mutluluk duyuyorum. | Open Subtitles | انا سعيد لأعلن ان " بااس " للصناعات ستصبح الآن حقا عمل عائلي بعودة الرجل الذي علمني الا أستسلم ابدا .... |
Tablolarımı açıklamaktan memnuniyet duyarım, ilham kaynağımı söylemekten ama gizli detaylara giremem. | Open Subtitles | أنا سعيدة لشرح لوحاتي لأقول ما يلهمني لكن لا يمكنني الخوض في التفاصيل الحميمة |
Hastalık ve ölüm konferansından önce Elliot'la konuşmalıydım, çünkü hiçbir şey hastanızın neden öldüğünü açıklamaktan çok canınızı sıkamaz. | Open Subtitles | لا بد أن أكلم "إليوت" قبل مؤتمر الأمراض والوفيات. لا شيء يضعك في مزاج أسوأ من اضطرارك لشرح سبب وفاة المريض. |