Aşağı indim,kutusu açıktı ve bu etrafta fıldır fıldır dönüyordu. | Open Subtitles | نزلت للأسفل فوجدت العلبة مفتوحة وهذا الشيء كان يطير بالجوار |
Geri döndüğünde onu gördüm ve odasının ışıkları neredeyse bütün gece açıktı. | Open Subtitles | حسنا , رايتها عندما عادت و ضوء غرفتها كان مفتوح معظم الليل |
Bu açık bir yenilik, heryerden gelen bütün fikirlere açıktı. | TED | لقد كان الإبتكار مفتوحا على آخره. وتم الترحيب بالأفكار من كل مكان. |
Avukatları hemen salıverilmesini istediler ama mesaj oldukça açıktı: Bu yer hakkında konuşma. | TED | عمل محامي الدفاع على تأمين خروجه بسرعة، ولكن الرسالة خلف ذلك كانت واضحة للغاية: لا تتطرق في حديثك إلى هذا المكان. |
Yabancıların önünde yemek yedirilmesinden hoşlanmadığın göz önünde bulundurulursa cevap çok açıktı. | Open Subtitles | لأنك تكره الغرباء ولا تحب أن تأكل أمام الناس بدى الأمر واضحاً |
Arka kapı açıktı, ben de kendimi içeri davet ettim. | Open Subtitles | ، الباب الخلفي كان مفتوحاً . لذا سمحت لنفسي بالدخول |
- Doğru. Yeni elbisesi yatağa serilmişti, makyaj kutusu hala açıktı. | Open Subtitles | ثوبها الجديد ما زال على الفراش علية مكياجها ما زالت مفتوحة |
- Kapı açıktı. - Siz açtıktan sonra eminim açıktır. | Open Subtitles | ـ لقد كانت مفتوحة ـ بعدما كسرت القفل، أصبحت مفتوحة |
Şuan Suriye durumu ana güvenlik krizlerine dönüştüğü için bu konuda bazı problemler görüyoruz, ama geniş dönemde gerçek şu ki: Orta Doğudaki bütün sınırlar açıktı. | TED | حاليا نلاحظ بعض المشاكل مع الوضع السوري، مع تطور الوضع السوري إلى أزمة أمنية كبيرة، ولكن في الحقيقة لمدة كبيرة، كانت كل الحدود بالشرق الأوسط مفتوحة. |
- Benim, kapın açıktı, ben de iyi misin diye bakmaya geldim. | Open Subtitles | تريفور نعم, بابك كان مفتوح, اردت فقط رؤية ما اذا كنتي بخير |
Kapısı ardına kadar açıktı. Ben de kapıcıyı aradım. | Open Subtitles | . كان بابه مفتوح على مصراعيه . إتصلت بالبواب |
Geldiğimde kapı açıktı ve tutuklu gitmişti, efendim. | Open Subtitles | الباب كان مفتوح والسجين اختفى عندما وصلت سيدي |
Radyo açıktı. Özür dilerim, televizyon açıktı. | Open Subtitles | كان الراديو مفتوحا أنا آسف كان التليفزيون مفتوحا |
Bir çok aracın çalınması olayı var, sizin kapınız da açıktı. | Open Subtitles | نحن على وجود الكثير من السرقات السيارة. كان بابك مفتوحا. |
Sadece bir yanlış adım bizi yerle bir edebilir ve benim yanlış adımım gayet açıktı. | TED | إنها فقط عثرة واحدة قبل أن نقع في الخطأ، وعثرتى واضحة وضوح الشمس. |
Ve mesaj çok açıktı. İklim değişikliği gerçek ve bizim bu konuda bir şeyler yapmamız lazım. | TED | و كانت الرسالة واضحة جدا: التغير المناخي هو حقيقي علينا القيام بشيء ازاءه. |
Goblen (dokuma resim) Orta Çağ'da çok yaygındı, hatta 18. yüzyıla kadar geldiler. Bunun nedeni oldukça açıktı: | TED | كانت المنسوجات منتشرة بكثرة في العصور الوسطى وحتى أواخر القرن الثامن عشر وقد كان السبب واضحاً |
Klinik sonuca hızla ulaşmak için yapılması gereken çok açıktı. Sorun hakkında farklı düşünmek zorundaydım. | TED | ليؤتي ثماره سريرياً بسرعة لقد كان واضحاً: علي أن أفكر في هذه المشكلة بطريقة مختلفة |
Bir şikayet geldi. Ve kapınız açıktı. Sadece ne olduğunu görmek istedim. | Open Subtitles | جاءني شكوى إزعاج الباب كان مفتوحاً أريد أن أعرف ما يجري |
Çok açıktı - onun hayranlık ifadeleri, daha sonra kocası için korkuları. | Open Subtitles | كان واضحا جدا مدى اعجابها واعتراضها على حياتها ثم خوفها على زوجها |
Ben de görmüştüm. Elinde tabanca vardı, ve gömleğinin önü açıktı. | Open Subtitles | شاهدت ذلك ,كان المسدس فى يده و ازرار قميصه مفتوحه |
Hayır. Zile yanıt vermedi ama kapı açıktı. | Open Subtitles | كلا ، لم تُجبّ على رنين الجرس ، إلا أن الباب كان مفتوحًا |
Ön kapı yine açıktı Ryan. | Open Subtitles | أنت يَجِبُ أَنْ تَعْرفَ جبهتَكَ الباب كَانَ مفتوحَ ثانيةً، رايان. |
Yedi yıl önce, balarısı kolonilerinin toplu halde öldükleri haberi ilk olarak ABD'den geldiğinde, birşeyin gerçekten, gerçekten kötü gittiği çok açıktı. | TED | قبل 7 سنوات، عندما أبلغنا بموت مستعمرات كاملة من نحل العسل، والبداية من الولايات المتحدة، كان من الواضح بأن هناك خطب ما. |
Gözlerim açıktı, efendim. Gözlerim tamamen açıktı. | Open Subtitles | كانت عيناي مفتوحتان سيدي كانت عيناي مفتوحتان جدا |
Dünya çapında İngilizce konuşan genç Müslümanlar arasında son derece popüler ve saygı duyulan bir vaiz olduğu açıktı. | Open Subtitles | كان واضحًا أنه داعية ذو شعبية واسعة وله الكثير من الأتباع الشباب المسلمين الناطقين بالإنجليزية حول العالم. |
Emirlerim gayet açıktı. Kimse içeri girmeyecekti. | Open Subtitles | أعطيتُ تعليماتٍ واضحةً جدّاً لا يقتربنّ أحدٌ من المدخل |
Fakat kehanet açıktı. Düşman yenilmiş olacak. | Open Subtitles | لكن النبوءة كانت واضحه ,العدو سيتم هزيمته |