Pencereler yükseklik olarak uyuyor, ama yara açısına bakarsak çok yakın. | Open Subtitles | النوافذ يجيز الارتفاع، لكنهم قريبون جداً بناء على زاوية مسار الجرح |
Vuruş açısına bakarak topun ne yöne gideceğini söyleyebilir. | Open Subtitles | يستطيع أن يعرف من زاوية المضرب إلي أين تتجه الكرة. |
Ortadaki sapma açısına dikkat edin, uzayın içinde kaybolup gitmenizi istemiyoruz. | Open Subtitles | حذاري من زاوية الإلتفاف الوسطى أنت لا تريد أن تضل في الفضاء |
Çünkü kompleks bir hareketi taklit etmek karşımdakinin bakış açısına adapte olmamı gerektirir. | TED | لانه لكي تُقلد فعل مُعقد يتوجب عليك أن تتبنى وجهة نظر الشخص الآخر |
Onun bakış açısına göre kendiyle alakası olmayan bir savaşın içinde buldu kendini. | Open Subtitles | فمن وجهة نظره، لقد أُقحم في حرب لا ناقة له ولا بعير فيها |
Balta yarasına gelince, saplanma açısına bakarak muhtemelen kadın ve ondan kısa birisinin attığını ve kavga izinin olmadığını söyleyebilirim. | Open Subtitles | باستثناء جرح الفاس , والحكم من زوايا داخلية اتت من شخص اقصر انثى على الاغلب لا شئ يشير هنا الى حدوث عراك |
Kapağın açısına bağlı olarak odasının değişik yerlerini görebiliyorum. | Open Subtitles | اعتماداً على زاوية الباب، فإنّني أرى جزءً مختلف من الغرفة |
Açının oranı yansımanın açısına eşitti Madacorp logosundaki. | Open Subtitles | زاوية الحدث مساوية لزاوية الأنعكاس في شعار شركة البرمجيات |
ve gelen ışığın açısı da yansıyan ışığın açısına eşittir. | Open Subtitles | زاوية الانعكاس فيه تساوي زاوية السقوط وزواية السقوط |
Düşme açısına bakılırsa adam binadan atılmışa benziyor. | Open Subtitles | إنطلاقاً من زاوية السقوط، أقول أنّ هذا الرجل قد ألقيَ من المبنى. |
Kesiklerin açısına bakarsak, katil nasıl bıçak kullanacağını biliyormuş. | Open Subtitles | وبالحكم على زاوية الطعنات هو أو هي يعلم جيدا كيف يستخدم السكين. |
Plakayı almak için kamyonun daha iyi bir açısına ihtiyacımız var. | Open Subtitles | الآن نريد رقم اللوحة، علينا أن نجد زاوية أفضل للشاحنة. |
Boyunun açısına ve gözlerdeki peteşiyal kanamaya bakarsak çabası sonuç vermiş. | Open Subtitles | و بالنظر إلى زاوية الرقبة و النزيف داخل العينين، فإن محاولاته كانت ناجحة. |
Üzerinden geçen neyse daha düşük bir dönme açısına sahip olmalı. | Open Subtitles | كلا، الشيئ الذي دهسه يملك زاوية إنعطاف أصغر. |
Rembrandt Hristiyan bakış açısına göre bir propagandacı. | TED | الفنان ريمبراندت ممارس للدعاية من وجهة نظر مسيحية |
Ben tıbbi ressamım. ve biraz farklı bir bakış açısına sahibim. | TED | أنا أرسم للطب، وأتيت من وجهة نظر مختلفة قليلاً. |
Ve hemen videonun dengesiz yapısının, bir izleyicinin varlığına ve subjektif bir bakış açısına işaret ettiğini görürsünüz. | TED | و أنت ترى فوراً كيف أن الطبيعة المهتزة للفيديو تدل على وجود مشاهد و على وجهة نظر شخصية. |
Onların bakış açısına göre, bu seçimlerin sağlık ile hiçbir alakası yok; sadece sevdikleri için seçiyoralr. | TED | ومن وجهة نظرهم، أن هذه الاختيارات ليس لها علاقة بالصحة. هم فقط يُعجبهم ما يُعجبهم. |
Ve bana göre Afrika'daki bir çok insan bu farklı görüş açısına sahip ve bunun teknolojiyi etkileyeceğini düşünüyorum. | TED | واعتقد ان الكثير من الناس في أفريقيا لديهم وجهة النظر المختلفة هذه ، والتي أعتقد أنها سيكون لها أثر على التكنولوجيا. |
Balta yarasına gelince, saplanma açısına bakarak muhtemelen kadın ve ondan kısa birisinin attığını ve kavga izinin olmadığını söyleyebilirim. | Open Subtitles | باستثناء جرح الفاس , والحكم من زوايا داخلية اتت من شخص اقصر انثى على الاغلب لا شئ يشير هنا الى حدوث عراك |
Üzerine kafa yormamış olmasını da bu nesnel bakış açısına yordum. | Open Subtitles | ومن منظور عملي يعتقد أنه سيكون مضيعة للوقت التفكير في الامر |
Kadınlarla ilgili böyle sapık bakış açısına sahip insanlar da varmış demek, seni hasta orospu çocuğu. | Open Subtitles | أنت لن تلتقي بأية إمرأة... طالما أن لديك هذه العقلية عن النساء, يإبن العاهرة اللعين |