Her zaman siz -- açlığı düşününce, bununla ilgili düşünmek zor bir şey, çünkü hangi konuda düşündüğümüzü yiyiyoruz. | TED | عادة يبدو من الصعب التفكير بمشكلة الجوع ومن الصعب التفكير بمشكلة الجوع .. لأننا عادة نفكر بالطعام طيلة الوقت |
Sadece bu da değil, açlığı dönüştürmek bir fırsat, ama sanıyorum zihniyeti değiştirmemiz gerekiyor. | TED | ليس هذا وحسب، إنهاء الجوع هو فرصة، ولكني أعتقد أنه يتحتم علينا تغيير طريقة تفكيرنا. |
açlığı, savaşları, masum insanların öldürülüşünü anlayamıyordum. | TED | و لم أستطع إستيعاب كل من الجوع والدمار وقتل الابرياء |
Belki Oceana'dan bir deniz biyoloğunun neden buraya gelip dünya açlığı hakkında konuşacağını merak ediyorsunuzdur. | TED | قد تتساءلون ما الذي يجعل عالمة أحياء بحرية في أوقيانوسيا تأتي اليوم هنا لتتحدث لكم عن المجاعة في العالم. |
- Onun açlığı yiyeceğe karşı değil. | Open Subtitles | ما رأيك أن نعطيه بعض الطعام و لكن ذلك لن يشبع جوعه للقتال معنا |
Kardashians'a dalmak istiyorum ama ot sonrası açlığı istemem ona göre. | Open Subtitles | خاصتاً بعدما ينام أولادي و لكنني لا أريد واحدة تصيبني بالجوع |
Herşeyi yapabilecek gücüm olduğunda, barışı sağlarım, açlığı kaldırırım yağmur ormanları için çalışırım. | Open Subtitles | لو أصبحت ذو سُلطة ليوم واحد سأطلب سلام شامل لا مزيد من المجاعات وأطلب مساعدة الغابات المطيرة |
Bu yüzden 1965 yılında Hindistan'ın Bihar eyaletinde yaşanan kıtlığı görmeye gittim. Ve hayatımda ilk defa açlığı, ölümü, açlıktan ölen insanları gördüm. | TED | ولذلك في عام 1965 ذهبت إلى ما كان يسمى أسوأ مجاعة في ولاية بيهار بالهند ورأيت الجوع والموت لأول مرة في حياتي أرى الناس تموت من الجوع |
Bu yüzden 2017'de teknoloji kullanarak açlığı sonlandırmaya koyuldum. | TED | لذا في عام 2017، تجهزت لإنهاء الجوع عبر استعمال التكنولوجيا. |
Ama açlığı nasıl çözebileceğimizle ilgili anlatım ve düşünce sürecini değiştirmek düşündüğüm kadar kolay olmadı. | TED | لكن لم يكن الأمر سهلاً كما توقعت لتغيير الحكاية المروية وعملية التفكير حول الطريقة التي تحل مسألة الجوع. |
Gıda güvencesizliğini sonlandırmak için bağışlanmış milyonlarca dolarla açlığı yıllar önce bitirmiş olmalıydık. | TED | ومع ملايين الدولارات التي يتم التبرع بها لإنهاء انعدام الأمن الغذائي كان يجب علينا إنهاء الجوع منذ سنين مضت. |
Ama gerçek şu ki kampanyalar açlığı sonlandırmıyor. | TED | لكن الواقع أن توصيل الطعام لا ينهي مسألة الجوع. |
Çocuk ölüm oranını üçte iki oranında azaltmak, açlığı yarıya indirmek çok önemli şeylerdi. | TED | تقليل معدل وفيات الأطفال بنسبة الثلثين، خفض الجوع إلى النصف، أشياء مصيرية. |
Bunun can sıkıcı bir buluş olduğunu ve dünyadaki açlığı bitireceğini kabul ediyorum. Ama! | Open Subtitles | اعترف بأنه اختراع مثير ينهي مشكلة الجوع في العالم |
Kötülüğün açtığı açlığı tatmin eder, ama algımızı bulandırarak bağımlı olduğumuzu unutturur. | Open Subtitles | . إنه يشبع الجوع الذي يولده الشر .. لكنه أيضاً يسبب إضطراب في إدراكنا حتى ننسى .. |
bizi yoksul ailelerdeniz... ve diğerini ödemek içimizdeki açlığı beslemek için. | Open Subtitles | كلانا من عائلة فقيرة والآخرون يدفعون لإشباع الجوع الذي فينا |
Tepeden tırnağa acılar ve kokular içinde uyanırsın ve hiç olmadığın kadar açsındır ama sen ne açlığı bilirsin, ne de öyle şeyleri gerçekten huzursuz ve acı verici, ama güzel, çok güzel. | Open Subtitles | تستيقظ كريه الرائحة ومتعب من رأسك حتى القدمين وأكثر جوعاً مما كنت وليس لديك أدنى فكرة عن الجوع أو أى من هذا القبيل |
Çok benzer bir işlevi olacak. Bence bu domates dünyadaki açlığı sona erdirebilir. | Open Subtitles | هو ذاته ، أعتقد هذه البندورة ستساعد بالقضاء على المجاعة العالمية |
Hatta GDOların dünyada ki açlığı kesin olarak... bitirmesi bile mümkün. | Open Subtitles | ويمكن أن تقضي النباتات المعدّلة وراثيا على المجاعة في العالم |
Ama bugün açlığı ve sürünün heyecanı, onu tedbiri elden bırakmaya zorluyor. | Open Subtitles | لكن اليوم, جوعه , وتحمس المجموعة يفوق أي مقدار من الحذر |
Çünkü şeytan, kenti açlığı ve susuzluğu ile işkence görmüş bir iyiliktir. | Open Subtitles | " الشرير ماهو إلا خيّر تم تعذيبه من قبل جوعه وعطشه " |
Kardashians'a dalmak istiyorum ama ot sonrası açlığı istemem ona göre. | Open Subtitles | خاصتاً بعدما ينام أولادي و لكنني لا أريد واحدة تصيبني بالجوع |
Amazon ormanlarının yok olması, okyanusların tükenmesi hatta dünya açlığı gibi sorunlara katkıda bulunabileceğini kabullenmek zor. | Open Subtitles | انقراض أنواع، تدمير غابات الأمازون، استنزاف محيطاتنا وحتى المجاعات العالمية. |
Yani, dünyadaki açlığı ele alalım? Uh... | Open Subtitles | أعني، مثلاً مجاعة العالم، هل تعلم؟ |
Finlandiya güzeli dünyadaki açlığı nasıl yok, edeceğini söyledi ama kaçırdım. - Tanrım. | Open Subtitles | الآنسة فلندا فقط عَرضتْ خطتَها لإنْهاء الجوعِ العالميِ وأنا تَغيّبتُ عنه. |
Büyük oranda bir açlığı ve hastalığı göze alıyorsun. | Open Subtitles | إنكم تواجهون خطر الأمراض والمجاعة على مستوى عال |
Umut açlığı, midenin açlığından kötü olabiliyor. | Open Subtitles | التعطش للـ أمس يمكن ان يكون اخطر من التعطش للـ جوع |