ويكيبيديا

    "ağız" - ترجمة من تركي إلى عربي

    • الفم
        
    • فم
        
    • فمه
        
    • للفم
        
    • الفمّ
        
    • فمّ
        
    • الفموي
        
    • بفم
        
    • فَمّ
        
    • فمها
        
    • فموي
        
    • ويومك
        
    • الفَمِّ
        
    • ماوث
        
    • الأفواه
        
    Dünyada bilinen neredeyse yarım milyon böcek türü vardır ama birçoğu yaygın olan beş tane ağız parçası tipinden sadece birine sahiptir. TED هناك ما يقارب المليون نوع معروف من الحشرات في العالم، لكن أغلبها يملك واحد فقط من خمسة أنواع شائعة من أجزاء الفم.
    Ağlama nöbetlerine giriyor herhangi bir ağız gibi öpülmek istiyordu. Open Subtitles و لقد أرادت أن يتم تقبيلها كم يتم تقبيل الفم
    Yeni doğmuş bir kelebekte bu tüp iki parça halindedir ki aslında bunlar ağız sisteminin yüksek modifiyeli parçalarıdır. Open Subtitles في الفراشات التي خرجت حديثا, هذا الأنبوب مكون من جزئين وهو في الحقيقة, زوج مطور جدا من اجزاء الفم.
    ağız ağızdır. Ama kimsenin seni götten sikmesine izin verme. Open Subtitles الفم مجرد فم لكن لا تدع أحداً يقترب من خلفك
    Anlıyorum. Bu tıbbi destek ilacını bebeğe ağız yoluyla verin. Open Subtitles قد يكون علاجه في أحد هذه المواد ضعيها في فمه
    Yan etkileri; bulantı, baş ağrısı, ağız kuruluğu, bulanık görme, baş dönmesi, anal sızıntı, böbrek yetmezliği ve inme olabilir. Open Subtitles الآثار الجانبية يمكن أن تشمل الغثيان ، الصداع ، جفاف الفم وضوح الرؤية ، الدوار ،تسرب الشرج الفشل الكلوي والمخ
    Doktor, ağız yıkama suları da dahil, alkolden uzak durmasını söylemiş. Open Subtitles لقد أخبرني الطبيب بأن أبقيه بعيداً عن الكحوليات, وكذلك غسول الفم
    Bira ya da ağız gargarası içme tabii o zaman. Open Subtitles من الأفضل ألّا تكون رائحتك رائحة الجعة أو غسول الفم
    Sizi, çocuklarda ağız kokusuna karşı savaşta Denver Nuggets'ın yanında olmaya davet ediyoruz. Open Subtitles التي تدعوكم للإنضمام إلى دنفر ناغتس في مكافحة رائحة الفم الكريهة عند الأطفال
    Gelecek sefer ağız suyu yerine gerçek nane kullanacağım. - Tamam. Open Subtitles فى المرة القادمة , سأستخدم النعناع الحقيقى بدلاً من غسول الفم
    Erkek olanı ısıramaz, ısırmaz, sizi ısıracak ağız parçalarına sahip değiller. TED الذكر لا يستطيع عضك، لن يعضك لأنه ليس لديه أجزاء الفم الخاصة بالعض.
    Üzüntüde ise kaşların iç kenarları yukarı ve aşağı doğru çekiliyor, gözler aşağı düşüyor ve ağız aşağı doğru kıvrılıyor. TED الحزن تدل عليه الزوايا الداخلية للحاجبين إذ ينسحبان نحو الداخل والأعلى، مع تدلي الجفون، وانخفاض الفم.
    Bunu söylemek için psikoloğa ihtiyacınız yok, bir ağız dolusu yağlı, çıtır çıtır, tuzlu, lezzetli abur cubur yerseniz odanın öte tarafında ne olduğunun aldığınız tadın üzerinde bir gıdım etkisi bile olmaz. TED حسناً، أنظروا، لا تحتاجون لعالم نفسي ليخبركم أنه حينما تتحصلون على فم ملئ بوجبة خفيفة مالحة، دهنية، متموجة و لذيذة، ما يوجد في ناصية الغرفة لا يصنع أي فرق حول تجربتك لتذوق الطعام.
    1957 yılında bir sabah, beyin cerrahı Walter Penfield kendini böyle gördü, kocaman elleriyle tuhaf acaip bir yaratık, kocaman bir ağız, ve küçük bir popo. TED ذات صباح ، في العام 1957 جراح الاعصاب والتر بينفيلد رأي نفسه هكذا مخلوق شاذ غريب بايادي ضخمه فم ضخم وعجيزة صغيره
    İnsan görünümündeler... Teriyle, ağız kokusuyla, her şeyiyle. Tespit etmek çok zor. Open Subtitles ويبدو بشرياً، العرق، رائحة فم كريهة كل شيء يصعب كشفه
    Siyahi biri, koca gözler, bir ağız dolusu dişler. Open Subtitles فتى زنجي ، عيناه كبيرتان وأسنانه تظهر من فمه
    Ona göre, ağız spreyi alacağım. Open Subtitles هل سيحدث ثانية؟ حيث أنه لو حدث , سأحتاج معطراً للفم
    Ayrıca su basınçlı sterilize ağız silicisi var. Open Subtitles ثمّ هناك الضغط الميكانيكي لمنشفة تعقّيم الفمّ
    Boğazındaki kesikse ikinci bir ağız gibi görünüyordu. Open Subtitles ، وهذا الحزّ في حنجرتها كما لو أن لديها فمّ إضافي
    Delici-emici ağız parçası gaga denilen, uzun, tüpe benzer bir yapıdan oluşur. TED الجزء الفموي الثاقب الماص يتكون من تركيب طويل يشبه الأنبوب يسمى المنقار.
    Deniz hıyarı, aslında bir ağız ve anüs tarafından tutulan sindirim sistemini çevreleyen beyinsiz, etli bir formdur. TED خيار البحر أساساً عبارة عن كتلة لحمية بلا دماغ تحيط بجهاز هضمي، مدعّماً في أحد طرفيه بفم وفتحة للفضلات.
    bir ağız dolusu jilet gibi keskin diş. Open Subtitles بِطول 75 قَدَماً تقريباً، فَمّ ملئ بالأسنانِ الحادّة جداً
    ağız çevresinde tükürük var. Open Subtitles لقد كانت تتنفس بعد إصابتها كان هناك لعاب على فمها
    Bir k ova sıcak su, ağız termometresi plastik eldiven, havlular, ayakkabı bağı ve biraz acı biber sosu. Open Subtitles أحتاج إلى جردل من الماء الساخن و ترموميتر فموي قفازى مطاطين, منشفات, رباط حذاء و بعض من صلصلة الفلفل الحارة
    Bu dizi insanda ne huzur bırakır Ne de ağız tadı Open Subtitles هذا المسلسل سيفسد أميستك وحياتك برمتها ويومك
    En dayanıksız ipucu ağız çevresindeki ipucudur. Open Subtitles إحدى أكثر الأدلّةِ الهشّةِ دليلُ حول الفَمِّ.
    Ben spor haberlerinden Marvin McFadden ve az önce ağız dolusu haber dinlediniz. Open Subtitles هنا مارفن ماكفادين وها انتم تشاهدون, ماوث فول
    Yüzlerce ağız arayış içinde doymak bilmez iştahlarını tatmin etmek için yepyeni bir yer. Open Subtitles مئات الأفواه تبحث عن مكان جديد لإشباع شهيتها الهائلة

    الكلمات والعبارات الأكثر شيوعا

    عربي-تركي: 10k، 20k، المزيد | تركي-عربي: 10k، 20k، المزيد