Meryem ana yüzünü çevirmiş ağlıyor. Ve şu halinize baktığında, nasıl kirlenip bozulmuş olduğunuzu gördüğünde. | Open Subtitles | تـُشيح مـريــم العذراء بوجهها بعـيداً وتبكي |
Yorgun artık hamile olmadığı için mutlu reklamlara bile ağlıyor ve aşırı derecede mutlu. | Open Subtitles | إنّها متعبة، ومسرورة لأنّها لم تعد حبلى وتبكي عند مشاهدة الإعلانات التجاريّة وسعيدة بشكل فائق |
Yorgun artık hamile olmadığı için mutlu reklamlara bile ağlıyor ve aşırı derecede mutlu. | Open Subtitles | إنّها متعبة، ومسرورة لأنّها لم تعد حبلى وتبكي عند مشاهدة الإعلانات التجاريّة وسعيدة بشكل فائق |
SL: Bebekken gerçekten kötü koliğin vardı dolayısıyla sadece ağlıyor ve ağlıyordun. | TED | س ل:أذكر يوم كنت رضيعا أنك أصبت بغمص حاد وكنت تبكي دون توقف. |
Sekiz çocuğu olan bir dul gördüm, oturmuş ağlıyor ve ne yapacağını bilmiyordu. | TED | رأيت أرملة بصحبة خمسة أو ثمانية أطفال جالسة هناك تبكي ولا تعرف ما الذي يجب أن تفعله. |
Telefonda ağlıyor, ağlıyor, ve ağlıyor. | Open Subtitles | تبكي وتبكي على الهاتف |
Sonra daha yüksek sesle ağlıyor ve parmaklığı sarsıyorsun. | Open Subtitles | ولهذا تبكي بصوتٍ أعلى وتهزُّ قضبان المهد |
Tatlı hanımım beni çalışırken gördükçe ağlıyor ve benim gibi yapan birini görmediğini söylüyor. | Open Subtitles | و سيدتي اللطيفة تبكي عندما تراني أعمل و تقول أن هذا العمل الوضيع لم تقم به من قبل اليوم يدان كيداي |
Küçük kız ağlıyor ve anlamıyor. | Open Subtitles | تبكي الطفلة الصغيرة من دون أن أفهم أي شيء |
Bütün gecedir ağlıyor ve isteri krizleri geçiriyor. | Open Subtitles | انها تبكي طوال الليل وبحالة هستيرية. |
Yine de, ağlıyor ve sevdiğimiz biri. | Open Subtitles | ومع ذلك هي تبكي ونحن نحبها لذا |