Kız sevgilisinden ayrıldığından yada benzeri birşeyden dolayı... ağlayıp duruyordu. | Open Subtitles | كانت تبكي بسبب افتراقها عن حبيبها أو شيء ما شبيه |
Baba ocağından ayrılırken ağlayıp sızlayan bir gelin istemiyorsun;.. | Open Subtitles | لا تعجبني العروس التي تبكي على فراق بيتها |
Babama bebekken ağlayıp ağlamadığımı sordum, ağlamadığımı söyledi. | TED | سألت والدي إذا كنت كثيرة البكاء عندما كنترضيعة، أجاب كلا |
....ressamların yaptığı gibi.. ......ağlayıp inleyen .küçük bir köpek buldu. | Open Subtitles | ثم سقط على ذلك الكلب الذي كان يبكي مفقود وتائه |
ağlayıp sızlanmak... Tam istedikleri şeyi yapıyoruz. | Open Subtitles | يبقون يبكون و ينتحبون و نحن ننفذ ما يطلبوه منا |
Birisi bana ona babalar meclisine katılmasını sorduğumda ağlayıp ağlamadığını sordu. | TED | سئلني احدهم .. هل بكى عندما اخبرته عن مجلس الآباء |
O zaman bütün gece ağlayıp, şartlı tahliye kuruluna o yazsın bakalım. | Open Subtitles | دعها تبكي طوال الليل في كتابة طلب إطلاق السراح |
O zaman bütün gece ağlayıp, şartlı tahliye kuruluna o yazsın bakalım. | Open Subtitles | دعها تبكي طوال الليل في كتابة طلب إطلاق السراح |
Bir şey anlamadım, sürekli ağlayıp duruyordu. | Open Subtitles | لم أفهم ماذا كانت تقول لقد كانت تبكي طوال الوقت |
Kwanlar'ın dairesinden kaçarken ağlayıp mızmızlandığını gösteren bu fotoğraflara ne diyeceksin? | Open Subtitles | حقاً؟ فكيف تفسر لي تلك الصور ان كنت لاتنحب أو تبكي أو تركض بعيداً من شقة الرجل الصيني |
Bazı zamanlar donup kaldım, yapabildiğim tek şey ellerini tutup, onlarla birlikte sessizce ağlayıp dua etmekti. | TED | وفي بعض الأحيان كان كل ذلك الأمر يتوقف، وكل ما أستطيع فعله أن أمسك أياديهم ومشاركتهم بصمت في البكاء والدعاء. |
Buna dayanamam. Büyük olasılıkla ağlayıp figan feryat eder, perişan olurdu. | Open Subtitles | انها على الارجح ستتحطم، كل هذا البكاء والعويل |
Ambar sen olmalısın, bu adam seni çok seviyor, gece boyunca ağlayıp; | Open Subtitles | أنتى أمبار هذا الرجل يحبّك طوال الليل هو حقا كان يبكي ويقول، |
Aynısının torunumuzun da başına gelmesini istemedik, ağlayıp rahatlamasına göz yumduk. | Open Subtitles | ،لم نرد أن يحدث الشيء نفسه لحفيدنا لذلك ندعه يبكي وحسب |
Böylece kimse bana ağlayıp sızlanamıyor. Yapamazlar çünkü. | Open Subtitles | إنه يجعلني مطمئناً لهؤلاء الذين يشتكون و يبكون لأنهم لا يستطيعون فعل ذلك |
Zavallı bebek avazı çıktığı kadar ağlayıp üzülünce eline geçen her kitabı okumuş ama bir işe yaramamış. | Open Subtitles | والطفل المسكين بكى بشدة فقرأت له كل الكتب ولم ينفع شيء |
Evlat nasıl? İyi. Her iki saatte bir ağlayıp altını kirletiyor. | Open Subtitles | جيد , جيد.أنه يبكى و يبول فى سرواله كل ساعتين |
Zavallı kaptan bayraklar ve Noel ağaçlarıyla çok çaba harcadı ama ben bütün yol boyunca ağlayıp durdum. | Open Subtitles | القبطان المسكين بذل جهداً كبيراً بتزيين السفينة بالأعلام وأشجار عيد الميلاد ولكني بكيت طوال أيام الرحلة |
Hamptons diye ağlayıp zırlıyordun seni uyutmak zorundaydım. | Open Subtitles | لقد كنتى تبكين وتنوحين عن الهامبتون لذلك اضظررت لتخديرك |
Neden şimdi ağlayıp titriyorsunuz? | Open Subtitles | لماذا كل هذه الدموع والأرتعاب؟ |
Sonra ağlayıp diyeceğim ki, "Benim için gerçekten üzgün müsün?" | Open Subtitles | . .. ثم سأبكي وأقول "هل تشعر بالأسى علي حقا؟ |
ağlayıp mı tükürdü, yoksa tükürüp mü ağlamaya başladı? | Open Subtitles | حسنا ، هل كانت تبكي من ثم بصقت أو هل هي بصقت و بكت ؟ ماذا |
Sen bu dünyada insanların çok önemli şeylerini kaybettiğini gördün ama şimdi ağlayıp sızlanıyorsun. | Open Subtitles | لمرة واحدة من العالم الحقيقي، عندما يسلب من الناس الأشياء المهمة وها أنت تشكوا وتبكي وتستسلم. |
Öyle mutluyum ki ağlayıp içimi boşaltmam lazım. | Open Subtitles | اننى سعيدة جدا يبدو اننى سأبكى |
Kör insanların zeki olduğunu sanırdım, bebek gibi ağlayıp zırlıyorsunuz. Hepinizden utanıyorum! | Open Subtitles | يا إلهي، العميان أغبياء يصرخون ويبكون مثل الأطفال، أشعر بالعار لأني أحدكم |
Harikaydı ama sen bayağı yaşlısın ve ağlayıp duruyorsun. | Open Subtitles | كان رائعًا, لكنكِ... أنتِ مسنّة وتبكين كثيرًا. حسنٌ؟ |