Yoksa insanlar seni ağza alınmayacak şeyler yaparken düşünür. | Open Subtitles | وإلا سيتخيلك الآخرون وأنت تقوم بأمور ٍ لا توصف |
Yoksa insanlar seni ağza alınmayacak şeyler yaparken düşünür. | Open Subtitles | وإلا سيتخيلك الآخرون وأنت تقوم بأمور ٍ لا توصف |
Sen David Clarke'a ağza alınmayacak laflar söyleyen o insanlara yardım ettiğinde kaderini mühürledin. | Open Subtitles | لقد ختمت مصيرك عندما ساعدت أولئك الأشخاص للقيام بالأفعال التي لا توصف |
Dedi ki ağza alınmayacak bağlılık şeyleri yapmış. | Open Subtitles | قالت بأنها أنجزت أعمال لا توصف من أجلك كولاء |
Baban anneme ağza alınmayacak şeyler mi yapıyordur? | Open Subtitles | هل تعتقد ان والدك يقوم بافعال لا توصف لوالدتي؟ |
ağza alınmayacak şeyler saat 9:30'da bitmişti. | Open Subtitles | اي اشياء لا توصف كانت قد انتهت بحلول التاسعة والنصف مساءً |
Birinin gebe karısını aldatması, ağza alınmayacak türden bir suçla eşdeğerdir. | Open Subtitles | خيانة زوجة حامل يصنّف كجريمة لا توصف |
Sana ağza alınmayacak şeyler yaptılar. | Open Subtitles | لقد قاموا بفعل أشياء لا توصف بك |
Adama Sırıtkan diyorlar çünkü en ağza alınmayacak iğrençlikleri anlattığında bile neşeli sırıtışı yüzünden hiç eksilmiyor. | Open Subtitles | أجل، الآن يطلقون عليه ... "إسم "المبتسم بسبب حتى عندما يرتكب ... فظائع لا توصف فالإبتسام والإبتهاج لا يفارقان وجهه |
- ağza alınmayacak şeyler. | Open Subtitles | . أشياء لا توصف |
- ağza alınmayacak şeyler. | Open Subtitles | -أشياءٌ لا توصف . |