Kontrolümdeki herşeyle ve kanun adamları ile ortak çalışarak suçluları adalet önüne çıkaracağım. | Open Subtitles | أنا سافعل كل شيء ما فى طاقتى للتعاون مع السلطات لجلب هؤلاء المجرمون إلى العدالة. |
Şimdi onu adalet önüne çıkarma fırsatına sahip olan kişi sensin. | Open Subtitles | .. كان يمكنها أن تقدم قاتل إبنك إلى العدالة |
Sorumluları adalet önüne çıkarmak için elimizden geleni yaptığımızı bilin. | Open Subtitles | كن متأكداً أننا نبذل جهدنا لنجلب الجناة إلى العدالة. |
Bu cinayetin gerçek katilinin adalet önüne getirilmediğini kanıtlamaya çalışıyorlar. | Open Subtitles | أن هذه الجريمة أثبتت أن المجرم الحقيقي لم يجلب للعدالة |
Vali olursam Darlene Ferrin'in katilini adalet önüne çıkaracağıma dair söz veriyorum. | Open Subtitles | كحاكم أتعهد إستعمال كل تأثيري لاتاكد ان الذي قتل دارلين سيقدم للعدالة |
İnan bana, katil adalet önüne çıkarılmadıkça ben de rahat etmeyeceğim. | Open Subtitles | صدقني أنا لن أرتاح حتى يتم تقديم القاتل للعدالة |
Ama bundan sorumlu olan insanları adalet önüne getirmek için elimden gelen her şeyi yaptığımı, bilmeni istiyorum. | Open Subtitles | ولكن أريد منكي أن تعرفي أنا افعل كل ما هو ممكن لجلب الأشخاص المسؤولين عن هذا الى العدالة |
Derhal bir devriye gönder. Bu adamların yakalanıp, adalet önüne çıkarılmasını istiyorum. | Open Subtitles | أرسل دوريةً,إريد الإمساك بهؤلاء الرجال وتقديمهم إلى العدالة |
Eğer bu adam oğlunu sebepsiz yere vurmuşsa, adalet önüne çıkartılmalı. Elbette. | Open Subtitles | لو أنّ هذا الرجل قد قتل ابني من دون سبب، فإنّه ينبغي أن يُقدّم إلى العدالة. |
Kendisi şu anda kaçak ve adalet önüne getirilecek yoksa buradaki herkesin rütbesi ilkokul nöbetçi öğrenci rütbesine düşürülecek. | Open Subtitles | هي الآن هاربة، وسيتم جلبها إلى العدالة وإلا فإن كل واحد منكم سيتم تعيينه في حضانة للأطفال |
Escobar, Kolombiya halkına bu ülkeye karşı işlediği korkunç suçların hesabını vermek için adalet önüne çıkarılmalı. | Open Subtitles | يجب أن يتم تسليم إسكوبار إلى العدالة أمام شعب كولومبيا وتلقي العقاب على الجرائم الشنيعة التي ارتكبها ضد هذه الدولة |
Hükümetten tek isteğimiz, o katil Los Pepes'i adalet önüne çıkarması. | Open Subtitles | كل ما نريده من الحكومة هو أن تقدم القتلة الأوغاد لوس بيبيس إلى العدالة |
Onu adalet önüne getirmek için, | Open Subtitles | ولكن كي يتسنى لي أخذه إلى العدالة |
adalet önüne çıkmalıdır. | Open Subtitles | يجب تقديمه إلى العدالة. |
Teğmen, kahramanca ateş hattına girip Çin mahallesini bombalayan saldırganları adalet önüne çıkarmıştır. | Open Subtitles | المساعد في الشجاعة على خط النار ولتقديمه للعدالة هؤلاء المسؤولين عن تفجيرات الحي الصيني |
New York caddelerinde gezinen bu adamın adalet önüne çıkarılmasını hem ben, hem de müvekkilim sabırsızlıkla beklemektedir. | Open Subtitles | في شوارع نيويورك وكل من أميل وأنا نتطلع إلى متي يقدم للعدالة |
Ve benim görevim, yaptıklarınıza karşılık adalet önüne çıktığınızı görmektir. | Open Subtitles | ومن واجبي أن يتم تقديمك للعدالة جراء ما فعلت |
Yetkililer şu ana kadar cinayet zanlısını adalet önüne çıkarmayı başaramadı. | Open Subtitles | السلطات غير قادرة إلى الآن لتسليم المشتبه به للعدالة |
'Benim ölmem durumunda, onun da adalet önüne çıkarılması zorunlu hale geliyor. | Open Subtitles | في حالة موتي .. من الواجب تسليمه للعدالة |
Referans aldığın her dosyada sadece başarılı olup katili adalet önüne çıkarmakla kalmadım aynı zamanda hem kanunlara hem de temsil ettiğim bölüme son derece saygılı davrandım. | Open Subtitles | ،في كل قضية أشرت إليها ،لم أجلب القاتل للعدالة بنجاح وحسب بل قمت بذلك بأقصى حد من الإحترام للقانون |
...rehinelerin güvende olması ve Arap gerillaların adalet önüne çıkması öncelik. | Open Subtitles | ليصبح الرهائن بأمان.. وجلبُ الخاطفين للعدالة. |
Ona sadece en derin taziyelerimi sunmakla kalmadım aynı zamanda bu suçun faillerini adalet önüne çıkarmak için elimizden geleni yapacağımıza dair şahsi güvence verdim. | Open Subtitles | قدمت له ليس فقط تعازي الصادقة بل تعهدي* *الشخصي بأننا سنبذل ما بوسعنا قدمت له ليس فقط تعازي الصادقة بل تعهدي* *الشخصي بأننا سنبذل ما بوسعنا * لأحالة مرتكبي هذه الجريمة الى العدالة * |