Öncelikle, Afrikalı bir elçi kaçırdı. | Open Subtitles | أولا ، يختطف السفير الافريقي |
hatta Afrikalı bir yerli! | Open Subtitles | . او حتى الجد الافريقي |
Açılışa hitap için Batı Afrikalı bir aşçı istedim. | Open Subtitles | رغبتُ بطاهٍ حنوب إفريقي للإعداد للإفتتاح |
Bu konuda Afrikalı bir deyiş vardır: "Eğer gençleri köye kabul etmezseniz, onlar da sıcaklığını hissedebilmek için köyü yakarlar." | TED | هناك مثل إفريقي يقول، "إذا لم يتم إعتبار الشباب طرفًا في القرية، فسيقوم بإحراقها ليشعر بالدفء". |
Bu, bir hümanist, Afrikalı bir hümanist olarak inandığım şey. | TED | هذا ما أؤمن به كمتبع لمذهب الإنسانية، وكمتبع أفريقي لمذهب الإنسانية. |
Bu demektir ki bugün doğan Afrikalı bir çocuk 3 gün önce doğan bir çocuğa göre 1 gün daha fazla yaşam süresine sahip. | TED | وهذا يعني بأنه إن وُلِدَ طفل أفريقي اليوم، بدل أن يولد قبل ثلاثة أيام، فإنه سوف يحصل على يوم إضافي في آخر عمره |
Elimizde kapüşon takan Afrikalı bir Yahudi var. | Open Subtitles | إذن لدينا يهودي افريقي يرتدي لباس مغطى الرأس |
Evet, Güney Afrikalı bir kuyumcuyu iki kişilik bir planla dolandırmıştık. | Open Subtitles | نعم ، لقد كنا نقوم بعملية احتيال على صاحب محل مجوهرات افريقي |
Araştırmacımız, Birleşik Devletler'de şüpheli sermayeyle ev, yat ve jet almak isteyen Afrikalı bir bakan gibi davrandılar. | TED | تظاهر بأنه وزير أفريقي وأنه يريدُ نقل أموالاً مشبوهة إلى الولايات المتحدة لشراء منزل ويخت و طائرة. |
Seni ilgilendiren Afrikalı bir lider varsa, o da Julius Limbani'dir. | Open Subtitles | كلا، انه يهمك اذا كان هنالك قائد أفريقي انت تهتم به فهو جوليوس ليمباني |
O çivi Afrikalı bir şamanın lanet çivisi. | Open Subtitles | ذلك المسمار هو مسمار لعنة ساحر افريقي |
Rodriguez'in Güney Afrika'lı bir erkek torunu var, Güney Afrikalı bir torun. | Open Subtitles | لذا رودريقز لديه حفيد جنوب افريقي |