Ama sonra farkettim ki yalnız olmayı değil, ailemle birlikte olmayı istiyordum. | Open Subtitles | ومن ثم أدركت أنني لا أريد لأنني أردت أن أكون مع عائلتي |
Buraya taşınacağım. Artık ailemle birlikte yaşayamam. | Open Subtitles | سانتقل للعيش هنا , لا استطيع العيش مع عائلتي بعد الان |
Sizinle kalabilir miyim diye soracaktım. ailemle birlikte vakit geçirmek istiyorum. | Open Subtitles | كنت أتساءل إن يمكنني المبيت عندكما لأنني أشعر بحاجة إلى البقاء مع عائلتي |
Evet, ayrıca ailemle birlikte yaşamak için de biraz büyüğüm. | Open Subtitles | نعم ، أنا كبير ايضا لكي لا اعيش مع والدي |
Eve gidip Noel'i ailemle birlikte geçirmek istiyorum. | Open Subtitles | انا اريد الذهاب للمنزل وقضاء راس السنة مع عائلتى |
Benim için, hapishane ailemle birlikte uzun bir tatile benziyor. | Open Subtitles | بالنسبة إليّ، السجن يشبه إجازة طويلة في السيّارة مع والديّ |
Rachel Teyze'nin ölüm haberini aldığımda ailemle birlikte Florida'da yaşıyordum. | Open Subtitles | كنت أعيش مع عائلتي في فلوريدا عندما تلقيتُ نبأ وفاة العمة رايتشل |
Edie, geçen gün ailemle birlikte müzik yaptığını gördüğümde biraz kıskandım, çılgına döndüm ve seni gösterinin dışına ittim. | Open Subtitles | ايدي قبل أيام عندما رأيتكِ تعزفين الموسيقى مع عائلتي أصبحت غيورة إلى حد ما ، وتحولت الى مجنونه قليلاً ودفعتكِ خارجاً |
Yani portremi bütün ailemle birlikte yapmak zorundasin. | Open Subtitles | لذا .. يجب أن تصبغ صورتي مع عائلتي بالكامل |
Hep söylüyorum, ailemle birlikte ölmem gerekiyordu. | Open Subtitles | لطالما قلت بأنه يجب أن ألقى حتفي مع عائلتي |
Rahatlayabilirsin çünkü yarın gece tartışmayı ailemle birlikte izliyor olacağım. | Open Subtitles | و يمكنك أن تسترخي , لأني ليلة غد سوف أشاهد المناظرة مع عائلتي |
Fakat aslında kiliseye gidecektim ailemle birlikte, orda görüşürüz, değil mi? | Open Subtitles | لكنني في الحقيقة سأذهب للكنسية مع عائلتي فقط إذن سأراكما كلاكما هناك؟ |
Bana Mike'ı hatırlatacak her şeyden ailemle birlikte uzaklaşmalıyım. | Open Subtitles | أحتاج لذهاب بعيداً. أحتاج لذهاب مع عائلتي بعيداً جداً لكي لا يذكرني باي شيئ من مايك |
Umarım sizin için sakıncası yoktur. ailemle birlikte dışarıdaydım. | Open Subtitles | أتمنى بأنك لا تمانع لقد كنت خارج مع عائلتي |
Şükran Günü'nü ailemle birlikte geçirmem gerekiyor, anlıyor musunuz? | Open Subtitles | يفترض بي ان اقضي عيد الشكر مع عائلتي,تعلمين ؟ |
Şu an ailemle birlikte, Şükran Günü yemeğinin ortasındayım. | Open Subtitles | أأنتِ مجنونة؟ أنا بمنتصف عشاء عيد الشكر مع عائلتي.. |
Hepimizin öyle. Benim yok. O gece ailemle birlikte ölmeliydim. | Open Subtitles | أنا لا أملكه، كان يجب أن أموت تلك الليلة مع عائلتي |
Andrea, benimle ve ailemle birlikte, arabada babamın "Rhinestone Cowboy" şarkısını söylemesiyle 200 mil gidilecek olsak bile, tatile çıkmak ister misin? | Open Subtitles | اندريا, هل تريدين الذهاب معي و مع والدي في إجازة مع انها مئتين ميل في السيارة مع ابي وهو يغني "رانستون كابوي"؟ |
Ama şansın var ki izin kağıdımda sadece ailemle birlikte kalabileceğim yazıyor. | Open Subtitles | حسناً، لحسن حظك، إذن إجازتي ينص على أنه لا بد لي من البقاء مع والدي. |
Genç bir delikanlıydım, sizlerin yaşlarındayken, ailemle birlikte yaz tatilindeydik, doğal ihtiyaçlar beni çağırmıştı. | Open Subtitles | لقد كنت فتى صغير .. فى سنكم تقريبا فى اجازة الصيف مع عائلتى عندما سمعت نداء الطبيعة |
Herkese sizin kuzeyde ailemle birlikte olduğunuzu söyledim. | Open Subtitles | الآن،أخبرت كلّ شخص بأنّكما غادرتما الــي الشمال مع والديّ. |
- ailemle birlikte olmaktan. | Open Subtitles | تعلمون، لمجرد أن يكون مع العائلة. أنا أيضا. |
ailemle birlikte bu topluluğa hizmet etmekten onur duyuyoruz. | Open Subtitles | عائلتي وأنا يشرّفنا أن نقدّمه كخدمة لأعضاء مجموعتنا. |
Evet, ailemle birlikte içinde aylarca kalabiliriz. | Open Subtitles | أجل، أنا وعائلتي نستطيع البقاء فيه لأشهر. |