Rahmetli babasının yaşadığı günlerden beri bu aileyle. Onu fakirlik içinde görmek istemiyor. | Open Subtitles | فقد كانت تعمل لدى العائلة من أيام والده ولم يرد أن يرسلها للتكيّة |
aileyle vakit geçirmekten başka daha iyi ne olabilir ki? | Open Subtitles | وهل هناك أفضل من قضاء بعض الوقت مع العائلة ؟ |
Sen benim ailemden birisin, o da senin, aileyle para yatırımı yapılmaz. | Open Subtitles | انت عائلة لي, وهو عائلة لك ولا احد يستثمر امواله مع العائلة |
Anne mücadele etmekten vazgeçtiyse, aileyle kim ilgileniyordu? | Open Subtitles | الأم إستسلمت من المعركة من كان يهتم بالعائلة ؟ |
Hani şu aileyle ve birbirimize karşı dürüst olmayla ilgili. | Open Subtitles | تعلم, حول الأسرة وتلك الأمور حول أن نكون على حقيقتنا |
Büyük gün geldiğinde buzdolabını süt ve taze meyvelerle doldurduk ve aileyle buluşmak için havaalanına gittik. | TED | حين أتى اليوم الكبير ملأنا ثلاجتهم بالحليب والفاكهة الطازجة واتجهنا إلى المطار لمقابلة العائلة |
aileyle biraz zaman geçirsen gerçekten memnun olacağım. | Open Subtitles | التوالي سيعجبني كثيرا لو أنك قضيت وقتا أكثر مع العائلة. |
Denilir ki, Noel aileyle paylaşılan bir zamandır. | Open Subtitles | الشائع ان الكريسماس هو الوقت الذي يجب ان نتشاركه مع العائلة |
Sizin o aileyle bir bağlantınız olduğunu bilmiyordum. | Open Subtitles | لم تكن لدي أي فكرة أن لك صلة بهذه العائلة |
- Ne ben ne de bir tanıdığım o aileyle bir samimiyet kurma ayrıcalığına sahip olamadık. | Open Subtitles | ولكن لا انا ولا اي حد من معارفي تمتع بامتياز القرب مع تلك العائلة |
Seyit Ali'nin bu cillop gibi aileyle ilişkisi olması çok garip. | Open Subtitles | ليس من المنطقى اتصال سيد علي بالخبزة البيضاء من العائلة |
aileyle paylaşmak sorun olmaz, değil mi? | Open Subtitles | أنت لا تمانع أن تشاركه مع العائلة اليس كذلك؟ |
Bu iş ciddileşmeye başladı. aileyle tanışsın diye eve getirmeler falan. | Open Subtitles | الأمر جدى إذاً ، تحضرينه للمنزل ليقابل العائلة ؟ |
aileyle konuşamam. Devam eden bir soruşturma var. | Open Subtitles | لا أستطيع التحدث مع العائلة هناك تحقيق جارٍ |
O, aileyle yaşadı. Sonunda laboratuarında çalışmaya başladı. | Open Subtitles | لقد عاشت مع العائلة وفي النهاية عملت في مختبره |
Aynı evde aynı garip aileyle nasıl beraber büyüdüğümüzü düşünürüm. | Open Subtitles | أفكر أننا ترعرعنا معاً في نفس المنزل في نفس العائلة الغريبة |
Annem öldüğünden beri, aileyle o ilgilenir. | Open Subtitles | منذ وفاة والدتنا وهي تحاول الإعتناء بالعائلة |
Ve yapmayı düşündükleri şeyle ilgili... ...aileyle konuşmak için bir hafta harcıyor. | TED | وخلال الأسبوع يتحدث مع الأسرة عن فكرتهم عن الفن الرفيع |
Bu kadar zengin bir aileyle akraba olmadan önce, çeyiz hakkında konuş | Open Subtitles | قبل الالتزام بعلاقة بعائلة غنية جدا، تحدث عن المهر أولا |
Açıkça belirttim, eğer bu aileyle uğraşırsa yeraltına dönüp bir pipetle solunum yapacak. | Open Subtitles | وضحت لها ان لا تعبث مع هذه العائله ستبقى تحت الارض تتنفس العشب |
Evet, kullanacağım, çünkü bu evi bir sonra kiralayan aileyle arkadaş olacağım. | Open Subtitles | بلـى، سوف أفعل ذلك سأصبح صديق للعائلة التالية التي ستستأجر ذلك المكان |
Güzel. Fakir derken, helikopterimizi başka bir aileyle paylaşmaktan söz ediyorum. | Open Subtitles | اعنى بالفقر, انه سنشارك الهليكوبتر مع عائله أخرى |
Üstelik ilk kez bana sormadan aileyle ilgili büyük bir karar alışın değil bu. | Open Subtitles | وأنه ليس مثل المرة الأولى التي أنت تتخذ قرار عائلي كبير دون أستشارتي |
aileyle tanıştırmak bir adım ileri gitmek anlamına gelir. | Open Subtitles | تَعْرفُ، إجتماع العائلةِ. الذي يَتّفقُ معه شقَّ آخرَ. |
Yakından bakınca, aileyle birlikte yaşamak hiç de o kadar kötü görünmüyordu. | Open Subtitles | على توثيق التفتيش، الذين يعيشون مع الوالدين اسن وأبوس]؛ ر سيئا للغاية. |
aileyle tanışana kadar biricik mi bilemezsin. | Open Subtitles | انتِ لا تعرفين انه المفضل حتى يلتقي بالعائله |
Konuşmalıyız, çünkü Modern Yaban Ördeği'ne göre, aileyle olan bir sorundan kaçmak, tüyleri döker. | Open Subtitles | ويجب أن نتكلم بالأمر لأن (مودرن مالارد) يقول أن تجنب التقرب... بمكن أن يؤدى الى فقدان الريش, وأنا صغير بالفعل |