O dilde çok akıcı konuşurum ama Daphne öyle bir şey demedi! | Open Subtitles | يصادف أنني أتحدث تلك اللغة بطلاقة ولم تقل شيئاً من ذلك النوع |
Hakkını vermeliyim ki, yemekte bütün siparişi akıcı bir Japonca ile vermen beni oldukça etkiledi. | Open Subtitles | علي أن أعترف أنا مندهش عندما طلبت الطعام بلغة يابانية طليقة |
Anlaşılan çok akıcı ve bilgili bir konuşmayı yarıda kestim. | Open Subtitles | فمن الواضح أنني اعترضت محادثةً سلسة وغنيّة جداً. |
4 dili akıcı olarak konuşuyor ve yarım düzineden fazlasını anlayabiliyor. | Open Subtitles | يتحدث أربع لغات بطلاقة ويمكن الحصول عليه في نصف دزينة أخرى |
Quentin Fields'in harika bir basketçi zarif, akıcı, ilham verici biri olduğunu söylüyorlar. | Open Subtitles | واعرف انة احبهم الناس تقول ان كوينتن فيلد لاعب كرة سلة بارع رشيق وخفيف وملهم |
-Sakin ol. akıcı Almanca'm sayesinde subay olabilirim. Başka gençleri de katliama sürüklemek için. | Open Subtitles | . أقول اننى لو حاربت ضد ألألمان فسأكون ضابطاً - . وتقود الصغار للمذبحة كما ستذبح نفسك - |
Diğer taraftan çocuk muhtemelen akıcı şekilde abuk sabuk konuşabiliyor. | Open Subtitles | الفتى من الناحية الاخرى يفترض انه يتحدث لغة الطلاسم بطلاقة |
O zaman o ninnisini söylemeye götürmesi gerekiyordu, akıcı Fransızca konuşmayı öğrendi. | Open Subtitles | في الوقت الذي استغرقها أن تغني تلك التهليل تعلمت التحدث بطلاقة الفرنسية. |
"Özel yetenekler: Eskrim" mi? Finceyi akıcı mı bilirsin? | Open Subtitles | طرد المهارات الخاصة طليقة في اللغة الفنلندية |
12. yüzyılda akıcı olarak konuşuyordum ama diller zamanla evrim geçiriyor. | Open Subtitles | كنت طليقة في القرن الـ12 لكنّ اللّغات تطوّرت كثيرًا منذئذٍ |
Burada akıcı Korece konuştuğun yazıyor. | Open Subtitles | قلت هنا أنت طليقة في اللغة الكورية |
Hareketler su gibi akıcı olmalı. | Open Subtitles | إذن الحركة يجب أن تكون سلسة كالماء |
Her şeyi olabildiğince akıcı hale getiriyor. | Open Subtitles | ولكن بنفس الوقت لقيادة سلسة وانسيابية |
Herkesin kendine özgü bir dil öğrenme yöntemi var gibi görünüyor ve hepimiz aynı sonuca ulaşarak birden çok dil akıcı konuşuyoruz. | TED | يبدو أن كل شخص يملك منهجًا فريدًا لتعلم اللغات، ومع ذلك نصل لنفس النتيجة ونتحدث عدة لغات بطلاقة. |
Ve bu durum aşktaki gibi kalbinde duruyor; akıcı, güçlü, ve bazen öfkeli. | Open Subtitles | وهذا يشبه الحب، فهو يقوم مقام القلب، رشيق وقويّ وعنيف أحيانًا |
Sakin ol. akıcı Almanca'm sayesinde subay olabilirim. Başka gençleri de katliama sürüklemek için. | Open Subtitles | . أقول اننى لو حاربت ضد ألألمان فسأكون ضابطاً - . وتقود الصغار للمذبحة كما ستذبح نفسك - |
Şaşırdım, normalde daha akıcı konuşuyorsun. | Open Subtitles | لقد اندهشت فعادتك ان تكون لبقا اكثر من ذلك |
- Akışkan değil, akıcı! | Open Subtitles | ليست سائلة، بل فصيحة |
Biliyorum, ama zamanda ileri-geri gidiyorum. akıcı. | Open Subtitles | نعم , أعلم , لكنني أتقدم و أتأخر في الزمن , إنها إنسيابية |
akıcı şekilde Galce konuşurum. | Open Subtitles | أنا طليق جدا في اللغة الغالية. |
Bir dili akıcı şekilde öğrendiğinizde bu günlüğünüze bu dilde yazabilir veya birine fıkra anlatabilir veya arkadaşınıza mektup yazabilirsiniz demektir. | TED | عندما تصبحون متمكنين من اللغة، فذلك يجعلكم قادرين على الكتابة في مذكراتكم أو إخبار نكتة لأحدهم أو كتابة رسالة لصديق. |
Hareket eden kartlar daha iyi sistem modelleri oluşturuyor; çünkü çok daha akıcı tekrarlar yapıyoruz. | TED | تنتج البطاقات المتحركة نماذج أنظمة أفضل، لأننا نقوم بالتكرير بسلاسة أكبر. |
Aslında çok akıcı birşekilde Goa'uld dilini konuşabilen birine ihtiyacımız var. | Open Subtitles | بالتحديد نحتاج واحدا يتحدث الجواؤلد بفصاحة |