Kayaya doğru akan suyu düşünürsek, su sadece etrafından akıp gidecek. | TED | إذا فكرنا عن الماء الذي يتدفق نحو صخرة، سوف يتدفق حولها. |
Peki anlayış bizi süt ve bal akan o ülkeye götürecek mi? | Open Subtitles | لكن أسيقودنا التعاطف إلى الأرض التى يتدفق فيها اللبن و العسل ؟ |
akan tarafından zarar verilen tek kişi değilsin. | Open Subtitles | أنت لست الوحيد الذي أخطأ في حقه (إيكان? ) |
Sağlıklı bir ev kedisinin beyninde akan kanı gösteriyor. | Open Subtitles | إنها تُظهر تدفق الدماء إلى دماغ قط منزلي معافى. |
Şimdi bu herif ağzından salyalar akan, kafasına bok süren geri zekâlılardan mı? | Open Subtitles | هل هو من نوع المتخلفين الذين يسيل لعابهم ويصدر اوساخا من شعره وكل هذا ؟ |
Bir erkek ol - akan bir nehir kadar hızlı | Open Subtitles | كن رجل نحن يجب أن نكون سريعين مثل نهراً جار |
Küçük kasabamızın içinde akan nehrin soğuk sularında yüzmeye gittik. | TED | سبحنا معًا في مياه النهر الباردة التي تتدفق عبر مدينتنا. |
Süngere göz atalım. Yoğurdu süngerle siliyorum ve akan suyun altında tutuyorum, ve çok daha az enerji ve çok daha fazla su harcamış oluyorum, | TED | لقد أزلت القطرة بواسطة الإسفنجة .. ومن ثم وضعتها أسفل صنبور المياه الجاري وفي هذه الحالة .. فأنا لدي طاقة أقل ولكن ماء مهدور أكثر |
veya Colorado Nehri, okyanusa akan bir suyu yok | TED | أو نهر كولورادوا، الذي لم يعد يصب بالمحيط. |
Peki anlayış bizi süt ve bal akan o ülkeye götürecek mi? | Open Subtitles | لكن أسيقودنا التعاطف إلى الأرض التى يتدفق فيها اللبن و العسل ؟ |
Bu derede akan su, tıpkı insan vücudunda akan enerjiye benzer. | Open Subtitles | الماء يتدفق في هذا الجدول مثل الطاقة التي تتدفق في جسدك |
Damarlarında akan kara kan her çamur doğumluyu birbirine bağlıyor. | Open Subtitles | الدم الأسود الذي يتدفق في عروقهم يربط جميع المخلوقات الطينية |
akan gibi megoloman değilim ama araştırma sonuçları bu yönde. | Open Subtitles | (إيكان) مصاب بجنون العظمة لكن أبحاثي كانت ممولة |
akan'ı öldürdüğünde, kendinden geçene kadar gözlerinin içine... bakmanı istiyorum. | Open Subtitles | حسنما تقتل (إيكان) أريدك أن تنظر إلى عينيه مباشرة وتقتل ما تبقى منه إنه أحقر ما يكون مفهوم؟ |
Bu çakra akan bir dereden ziyade geğiren bir bizon gibi açıldı. | Open Subtitles | هذه الشكرة لا تفتح مثل تدفق الجدول بل مثل تجشأ الثور |
-Sürekli öksürük ve sürekli akan, komik renkli bir burun mu? | Open Subtitles | السعال لا يهدأ؟ أنف يسيل منه مخاط لونه عجيب؟ |
- Bir erkek ol - akan bir nehir kadar hızlı | Open Subtitles | ، كن رجل ، نحن يجب أن نكون سريعين مثل نهراً جار |
akan Ayı Irmağını güneye doğru izleyin... | Open Subtitles | إذا تتلي جنوب الدبّ الجاري النهري بينما العصفور يطير |
Vietnam'ın Mekong, Burma'nın Salween ve ikisi de Çin'e akan Yangtze ve Sarı Nehir. | Open Subtitles | بورما وفتنام اصغرها نهر يانتز الذي يصب في الصين |
Yerkabuğunun yükseldiğine dair deliller, görmüş olduğunuz vadilerden akan debisi yüksek akarsular sayesinde keşfedildi. | Open Subtitles | وُجدت الأدلة على الارتفاع في الأنهار المتدفقة الجارية بين هذه الوديان. |
Nasıl oluyor da 147 IQ'1u bir adamı, salyaları akan bir aptala dönüştürebiliyorsun? | Open Subtitles | ما الذي بك ما يجعل الرجل ذو مقياس ذكاء 147 يشعر بأنه يقطر حمقا؟ |
Birçok yerinden kanlar akan önünde sevinçli Romalıların yıkandığı heykelin senin yüce Roma'ya, yepyeni, diriltici bir kan getireceğine alamettir. | Open Subtitles | تمثالك الذي تنبثق منه الدماء من صنابير عديدة ليغتسل بها الرومان الباسمون تدل على أن، روما العظيمة ستتخضب بدماء مجدّدة، |
akan görsel dünyaları anlamak üzerine inşa edilmiş olan teknoloji sürücüsüz arabalarda kullanıyor. | TED | التكنولوجيا مبنية على فهم العوالم البصرية المتدفقة تستخدم كتكنولوجيا للسيارات ذاتية القيادة. |
Gözlerinden akan yaşları tutamaz. | Open Subtitles | انسابت الدموع من عينيه. لم يستطيع أن يمنعها. |
Yani çiftlik evinde kanları akan masum insanların senin için hiçbir önemi yoktu? | Open Subtitles | إذًا جزئيّة نزيف أناس أبرياء كلّ دمائهم بأنحاء أرضيّة بيت المزرعة لم يؤثر بك؟ |
♪ Evet, Tanrının tahtından akan ♪ | Open Subtitles | *الذيّ ينبع من عرش الربّ* |