akrabalar, aşk ve arkadaşlar. | Open Subtitles | الأقارب والرومانسيّة والزملاء في السكن |
Şimdi burası çok ilginç akrabalar mezarcıya, "acaba mezarları değiştirmenin bir yolu yok mu?" diye sorarlar. | Open Subtitles | لكن المثير للاهتمام الأقارب سألوا حفار القبر |
Sanki, Çinli akrabalar bir ay boyunca evinize misafir olmuş da 12 oturum boyunca bebeklerle konuşuyor gibiydi. | TED | وكان الأمر وكأن أقارب من الماندرين أتوا للزيارة لمدة شهر وجاءوا إلى منزلكم وتحدثوا إلى الأطفال في حدود أثني عشرة جلسة. |
Çoğunu iyi göremeyen akrabalar gönderdi. | Open Subtitles | تم إرسال أغلبها من أقارب لا يستطيعون الرؤية جيداً |
Yaptığı nakil sadece kız kardeşiyle aynı kan grubu oldukları için işe yaramıştı, ki bu durumun yakın akrabalar arasında bile garantisi yoktur. | TED | فقد نجح نقله للدّم فقط لأنّه هو وشقيقته يحملون فصيلة الدم نفسها بالمصادفة؛ وهو أمر غيرِ مضمون، حتى في أقرب الأقرباء. |
- o yüzden ya ergenlikteler... - Ya da akrabalar. | Open Subtitles | فاما ان يكونا غير ناضجين جنسيا او ان يكونوا اقارب |
O kapının açık olduğunu anlar anlamaz zengin bir adamın cenazesine gelen akrabalar gibi doluşacaklar. | Open Subtitles | حسناً ، عندما يخمنوا بأن السياج ، قد أغلق سيظهرون ، كما لو كانوا أقرباء إلى رجل غنى ، فى جنازته |
Aslında tüm akrabalar içinde onunla en az vakit geçiren bendim. | Open Subtitles | من بين جميع أقاربنا أنا قضيت أقلَ وقت معها |
Haydi ama, arkadaşların çoğu zamanla akrabalar gibi işe yaramaz olur. | Open Subtitles | بالتأكيد، يصبح الأصدقاء أكثر نفعاً من الأقارب فى بعض الأوقات |
ANNEN SENI EVE GETIRDIGINDE, ISIGA VE SESE TEPKI VERMEDIGINI GOREN akrabalar BONOLARINI GERI ALMISLARDI. | Open Subtitles | معظم الأقارب استعادوها حين أحضرتكَ أمكَ من المستشفى وكنتَ لا تستجيب للنور أو الصوت |
Para, ortak özellikler, çalışanlar, akrabalar. | Open Subtitles | المال، العوامل المشتركة، الموظفون، الأقارب. |
Büyükanneleri fahişeye benzediğinde, akrabalar nefret ederler. | Open Subtitles | الأقارب يكرهون عندما تظهر الجدة بمظهر العاهرة |
akrabalar, sosyal hizmet uzmanları, polisler. | Open Subtitles | أقارب ، عاملين إجتماعيين ، شرطة فعلت أي شيء لأبعدهم |
- Evet, bakalım, onlar Quossis ve vampirlerin uzak akrabalar olan, hangi bir kovan gelen anlamına gelir. | Open Subtitles | أجل ، فلنرى هم أقارب بعيدين للكويزيس و مصاصي الدماء و هذا يعني أنهم قادمين من خلية |
Yani birinci dereceden akrabalar mı? | Open Subtitles | من المحتمل أقارب من الدرجة الاولى |
Hani hep söylenir ya, "fakir akrabalar" diye işte onlardan biriyim. | Open Subtitles | أنا أحد أولئك الأقرباء الفقراء الذين يقال عنهم |
Hani hep söylenir ya, "fakir akrabalar" diye işte onlardan biriyim. | Open Subtitles | أنا أحد أولئك الأقرباء الفقراء الذين يقال عنهم |
Bunlar hayatındaki kadınlar kurbanlar, akrabalar, tüm bu kadınlara çok fazla düşmanlık besledin. | Open Subtitles | هؤلاء هم النساء فى حياتك ضحايا ، اقارب كل النساء الذين الهموا الكثير من الحقد |
Çocuğunu kaybetmiş anneler, akrabalar ve dostlar arıyoruz. | Open Subtitles | نحن نبحث عن امهات اقارب,اصدقاء فقدن اولادهن |
akrabalar, arkadaşlar, ajansları ne bulursan istiyorum. | Open Subtitles | ، أريد أن أعرف أقرباء ، عملاء ، أصدقاء . أي شيء تستطيع أن تجده |
Kan bağı olan akrabalar ve evli çiftler dışında. | Open Subtitles | لا,لا,بأستثناء أقرباء الدم والأزواج |
Elini çabuk tut, tatlım. akrabalar her an gelebilir. | Open Subtitles | إستعجلى يا عزيزتى، أقاربنا سيصلوا خلال أى دقيقة |
Ama DNA örneklerinin %65'lik bir kısmı ikisinde de aynı yani birinci dereceden akrabalar. | Open Subtitles | لكن عينات الحمض النووي يتشاركان في 65 بالمئة من الصفات في كل موضع هذا يدل على القرابة |
Onu "akrabalar" dizisinden hatırlıyorum. | Open Subtitles | أنا ميّزته من القوانين |