Diğer zamanlar, eski arkadaşlarını arıyor ve kötü bir İngiliz aksanıyla telefon pazarlamacısı numarası yapıyor. | Open Subtitles | وفى أوقاتٍ أخرى يسميهم الأصدقاء القدامى ويتظاهر بأنه عامل تسويق عبر الهاتف بلكنة بريطانية سيئة مزيفة. |
Doğu aksanıyla konuşuyor, Romanya'lı olabilir. | Open Subtitles | تتحدث بلكنة شرق أوربا ربما تكون من رومانيا |
Babcock, Fransız aksanıyla: "İngilizce isterseniz daha iyi olur bayım". | Open Subtitles | وتحدث بابكوك بلهجة فرنسية: من الأفضل أن تطلبها باللغة الأنجليزية |
Güney aksanıyla falan konuşmayacağım. O büründüğün kılık yeteri kadar aptalca. | Open Subtitles | لن أتحدث بلهجة جنوبية، يكفي أنك ترتدي هذه الملابس التنكرية الغبية |
Yanına oturdum, şapkamı yere koydum ve İskoç aksanıyla şarkı söylemeye başladım. | Open Subtitles | لذا جلست إلى جواره، وضعت قبعتي وبدأت أغني بأفضل لهجة اسكوتلندية لدي. |
Evet, biliyorum mavi bir şey giymiyorum ve İngiliz aksanıyla konuşuyorum ama tarih biliyorsan hepsinin bir anlamı var. | Open Subtitles | ولا أرتدي الأزرق وأتحدث اللهجة البريطانية ولو أنك تعلمين تاريخنا، سيبدو الأمر منطقيا |
Bence İngilizce, Fransız aksanıyla konuşulunca çok daha iyi. | Open Subtitles | أظن أن الإنجليزية تكون أكثر جمالا حينما تختلط باللهجة الفرنسية، أليس كذلك؟ |
Ben de İngiliz aksanıyla konuşabilirim. | Open Subtitles | أنّ له لكنة بريطانيّة؟ يمكنني أن أحصل على لكنة بريطانيّة. |
Yaşlı zenci herifin teki yanıma geldi ve İngiltere aksanıyla konuşmaya başladı. | Open Subtitles | رأيت رجلاً أسود ضخم الجثة تقدم نحوي وبدأ يتحدث معي بلغة إنجليزية بلكنة بريطانية |
Babam limuzin şoförü gibi giyinip İngiliz aksanıyla konuşuyordu. | Open Subtitles | أبي لبس كسائق ليموزين وتكلم بلكنة بريطانية |
Aslında bunu İskoç aksanıyla söyleseniz çok daha mutlu olurum. | Open Subtitles | في الواقع، سيكون مرضياً أكثر إذا كان بإمكانك قول ذلك بلكنة اسكوتلندية |
Sahte Fransız aksanıyla bir İngilizce birşeyler bekliyordum. | Open Subtitles | أقصد كنت أتمني اللغة الانجليزية بلكنة فرنسية |
30'larının başında, koyu tenli siyah saçlı, Avrupa aksanıyla konuşuyor. | Open Subtitles | في أوائل الثلاثينات، ببشرة داكنة شعر أسود، يتحدث بلهجة أوروبية |
Hyderabad'da bir çağrı merkezinde çalışıyor. ve belki size kredi kartı borçlarınız hakkında çok anlaşılır bir ingiliz aksanıyla işkence etti. | TED | لقد انضمت الى مركز الاتصالات بحيدراباد و يمكن انها ضايقتكم بخصوص فواتير بطاقات الإئتمان بلهجة انجليزية واضحة. |
Geraldo İspanyol aksanıyla konuşuyor. | Open Subtitles | من السهل التمييز بينهم جيرالدو يتكلم بلهجة إسبانية |
Arap aksanıyla konuşuyor numarası yapmasını garip bulmuyor musunuz? | Open Subtitles | ألم تجدا أنه من الغريب أنه كان يصطنع ً لهجة عربية من أي نوع؟ |
Halbûki daha bir Savannah aksanıyla konuşman gerekiyor. | Open Subtitles | في حين أن ما تحتاجينه حقا هو لهجة أهل السافانا |
İrlanda aksanıyla konuşan adamla ilgili ne hissediyor? | Open Subtitles | كيف تشعر تجاه الرجال ذوى اللهجة الإيرلندية؟ |
Amerika'ya gidiyorsam kusursuz Amerikan aksanıyla konuşmam gerekecek. | Open Subtitles | إذا كنت سأذهب إلى أمريكا علي أن أتعلم التحدث بتلك اللهجة الأميركية الغبية |
İngiliz aksanıyla konuşuyorum ama sen hiç anlamıyorsun bile. | Open Subtitles | أنا أتحدث باللهجة البريطانية وانت لا تستطيعين ان تميزي هذا. |
İngiliz aksanıyla konuşamayı bilmiyorum. | Open Subtitles | أنا لا أعرف كيف القيام به لكنة بريطانية. مجرد كلام كما أفعل. |
Niye İngiliz aksanıyla konuşuyorsunuz? | Open Subtitles | لماذا تتحدثون باللكنة الإنجليزية؟ |
O komik Alman aksanıyla bizi güldürürdü. | Open Subtitles | أضحكنا بسبب لهجته الألمانية المضحكة |
Garip aksanıyla, çok ama çok zengin olmasıyla gösterişçiliğiyle ve kapalı alanda gözlük takmasıyla tanınıyor. Ondan hoşlandım. | Open Subtitles | معروف بلكنته الغريبة وغناه الفاحش يتباهى بارتداء النظارات أنا معجب به |
O komik Alman aksanıyla şunu okusun o zaman. | Open Subtitles | دعه يقرأ هذا بلهجته الألمانية المضحكة |
- O reklamlara bayılıyorum. Şu Avustralya aksanıyla bir kez konuş seni rahat bırakayım. | Open Subtitles | أنا أحبّ تلك الإعلانات، فقط قلّد اللكنة الاستراليّة، و سأترككَ و شأنك |