Deneye başladıktan bir hafta sonra akut karaciğer yetmezliğinden vefat etti. | Open Subtitles | وبعد أسبوع من أداء التجارب عانت من فشل حاد بالكبد وماتت |
Nörolojik durumunun altında, seksüel hoppalığından kaynaklanan akut idrar yolu enfeksiyonu da mevcut. | Open Subtitles | حالة عصبية كامنة تفاقمت بسبب التهاب حاد للمجاري البولية سببها بسبب مغامراتها الجنسية |
Düne kadar gayet iyiyken akut karın ağrısıyla yere yığılmıştır. | Open Subtitles | كان بصحة ممتازة حتى الأمس عندما أصابه ألم بطني حاد |
akut maruz kalma vücudun kendi kendine hasar onarma yeteneğini etkiler. | TED | التعرّض الحاد يُقضي على قدرة الجسم الطبيعيّة للترميم. |
akut şizofreni hastalarında pek çok dinsel kuruntu görülür. | Open Subtitles | هناك الكثير من الأوهام الدينية بين مرضى الفصام الحاد. |
Böylece, doktorumun tavsiyesiyle, Üniversite hastanemizin Psikiyatri Üniti akut Bakım' ına kendi kendimi yatırdım. | TED | لذلك، استجابة لنصيحة طبيبى، قمت بدخول وحدة العناية النفسية الحادة للمستشفى الجامعى عندنا. |
35 yaşında beyaz bir adam, akut afazi atağı, geçmişinde travma yok. | Open Subtitles | رجل أبيض يبلغ من العمر 35 عاما، بداية حادة في فقدان القدرة على الكلام، لا يوجد تاريخ للصدمة. |
6 ay sonra akut miyeloid lösemili olarak geliyor. | TED | بعد ستة أشهر، قد عادت بسرطان دم نخاعي حاد. |
Tamam. Hastaya daha sonra üçüncü nesil bir sefalosporin antibiyotik ve doksisilin verildi, ve üçüncü gün, işe yaramadı; akut yetmezliğe ilerledi. | TED | و قد قمنا بعلاج المريضة عن طريق أدوية و مضادات حيوية مثل دوكسيسيكلين وفي اليوم الثالث تأزمت حالتها إلى قصور حاد |
Görünen o ki akut epileptoid belirtiler ve nörasteni kordis belirtili pan fobik melankolili. | Open Subtitles | تبدو لى أن هذه أعراض صرع حاد رهابى سوداوى عام مع وهن عصبى |
Hastane raporlarında akut travma ve silah yarası olduğu yazıyor. | Open Subtitles | نتائج المشفى تشير إلى جرح جنينى حاد و جرح نتيجة عن عيار نارى |
Uzun süre maruz kalmalarda ve akut radyasyon zehirlenmesinde; | Open Subtitles | بالتعرض الطويل لها ونحن نتكلم عن تسمم إشعاعي حاد |
Steroide rağmen hızla ilerleyen akut lupus başlangıcı mı? | Open Subtitles | مرض ذئبة حاد يتطور بسرعة بمريض يتناول الستيرويد |
Bedenin akut organ reddine girdiğinde karaciğerin şişmeye başlayarak, karnına baskı yapacak... | Open Subtitles | بدخول جسدك لرفض حاد للعضو سيبدأ كبدك بالتورم ..مما سيضغط على |
49 yaşında, kadın. akut mide ağrısı var. | Open Subtitles | امرأة تبلغ من العمر 49 عاما مع آلام في المعدة الحاد. |
Elizabeth'te akut viral kardiyomiyopati var. | Open Subtitles | هي مريضة بإعتلال عضلة القلب الفيروسي الحاد |
Raporun, onun vücudu akut bir stres altında olduğunu gösteriyor. | Open Subtitles | يشير تقريركم إلى أن جسدها كان تحت الضغط الحاد. |
Onlar, akut travmalar ve tedavi edilebilir hastalıklar içindir. | TED | هي أماكن للأمراض البدنية الحادة والأمراض القابلة للعلاج |
Sözü geçen virüs, 2003'te ağır akut solunum sendromu yoluyla veya SARS ile küresel salgına yol açan bir koronavirüs idi. | TED | كان هذا الفيروس هو فيروس كورونا الذي سببَ وباءً من المتلازمة التنفسية الحادة الشديدة، أو السارس في عام 2003. |
Senin yaşındaki bir kadın böylesi bir akut narsizmi geride bırakmış olmalıydı. | Open Subtitles | أن امرأة فى مثل عمرك كان ينبغى لها أن تقفز عبر نطاقاً من النرجسية الحادة |
Dinle dostum, bende kronik kalp çarpıntısı ve... akut sikik nevralji var. | Open Subtitles | اسمع، يا صديقي، أنا أعاني من خفقان انقباضي مزمن... وآلام عصبية حادة. |
Notlardan anlaşılan akut depresyon geçiriyorsun ve bunu gayet güzel gizliyorsun. | Open Subtitles | في هذه الملحوظات، أدلّة كثيرة تبيّن أنّك كنت تعاني من اكتئاب حادّ وأنّك تقوم بعمل بارع في تغطيته |
Kanamalı ateş. Üşüme nöbeti. akut şok. | Open Subtitles | الحمّى النزفية، الحادّ يبرّد، صدمة حادّة... |
Birkaç hap aldım. Sırtımda akut yanma vardı. | Open Subtitles | تناولت حبتين ,فقد شعرت بتأجج في ظهري |
akut görsel agnozi beyin kanaması ya da tümörü gösterir. | Open Subtitles | العَمَه البصريّ ذو البدء الحادّ يشير إلى جلطة أو ورم دماغيّ |
Şu an akut tedavide çalışıyorum. | TED | الآن، أعمل في عناية الحالات الخطرة. |